10 Ekim 2010 Pazar

Somalili Korsanlar

Somalili korsanlar işinden herkese bahsetmemiştim. Başta gizli olarak öğrendim zaten. Gizli tutmam gerekti. Sonra açıklayabileceğimi öğrendim ama çok üzülüyordum, konuşasım yoktu konu hakkında, çok az kişiye söyledim. Ama blogu okuyunca öğrenenler detayları soruyor tabi. :) Konu da ilginç bir konu aslında, yazayım dedim.

Genel olarak Somalili Korsanlar: Özellikle bakmadım internette falan nedir bu iş diye. Bir kere bakayım dedim, kötü bir fotoğraf gördüm; korkunç ve eli kocaman silahlı adamlar vardı, yakalanmışlar. E Johnny Depp mi bekliyordun diyebilirsiniz ama ne bileyim biraz daha sevimli hayal etmiştim. Bir de kötü bir haber gördüm; Mayıs'tan beri tutsak olan bir Yunan gemisinin kaptanının karısı kocasının ve diğer çalışanların ne kadar zor durumda olduğunu anlatıyordu. Kocasının 15 günde bir aramasına izin veriyorlarmış. Neyse, bunları okuduktan sonraki günlerim çok kötüydü ben de kendim araştırma yapmamaya karar verdim. Ama pek bi kültürlü arkadaşlarımdan aldığım bilgiler var tabi.
Genel bilgim: Somalili korsanların ideolojisi: Siz bu pek çirkin kapitalist ticaret düzeninizin mallarının taşıyıcısı gemilerinizle bizim denizlerimizi kirletiyorsunuz, biz balıkçılıkla doyuyoruz, balıklarımızı öldürüyorsunuz, zaten yıllardır da Afrika'yı sömürüyorsunuz, biraz haraç isteriz.
Kendisi akademik kariyerinin yanında bana da uluslarası ilişkiler danışmanlığı yapan (kuzeninin cahil kalmasına seyirci kalamıyor) sevgili Birsen dedi ki: Evet başta fakir balıkçılar başlattı ama iş artık daha profesyonel bir hal aldı. (bu arada gerçekten öyle profesyonel bir hal almış ki mesela bu korsam amcaların .ingiltere.2de avukatları var, şirketlerle pazarlıklarını takip eden, yürüten) Şu anda bu korsanlar içerdeki savaşı finanse ediyor. (savaş??) Somali'de bir iç savaş var. Şu an Somali'de dünyanın tanıdığı devlet aslında hiçbir hükmü olmayan bir devlet, hatta Somali bir süredir 'yok devlet' olarak kabul ediliyor. Asıl hükmeden savaşçı örgüt (adı Şeriatlı birşeydi) silahlanmak için ihtiyacı olan parayı korsanlardan alıyor. Yani aç korsanlar aldıkları haracın bir kısmıyla kendini doyuruyor, bir kısmını da örgüte veriyor, böylece rahatça at koşturuyorlar.
Canım arkadaşım Sibel dedi ki (bir konferansta denmiş ki): Bu iş aslında doğuda yükselen ekonomiyi biraz baltalamak isteyen ABD ve İngiltere'nin işi. Doğuya geçiş yollarında bir sıkıntı yaratmak faydalı oluyor. (ne kadar doğru analiz edecek kapasitem yok ama bu ülkeler göz yummasa bu kadar elini kolunu sallayarak gezemez korsanlar gibi geliyor)
Kuzen Kazım (kendisi Fuat'ın gemicilik şirketinde bu operasyonları yürütüyor gibi birşey)dedi ki: Bu adamlar yakalansalar da tek yapılabilen Somali'ye teslim etmek, e orda da bir ceza almıyorlar.

Fuat'ın durumu: Sömürü, ekonomi, ideoloji falan büyük laflar ama bizim küçük dünyamızda benim küçük kardeşimin hayatını birebir etkileyiverdiler. Fuat kaçırılan gemide miço (galiba) olarak çalışıyordu. Şef mef birşeyler de olmuştu sanki ama gemicilik kariyer basamakları hakkında çok bilgim yok. Bukowski misali her türlü ilginç işi deneyen ama özünde sinemacı olmayı hedefleyen benim zıddım ama canım canım canım kardeşimin son dönem icra ettiği meslek buydu. Onların gemisi 8 Eylül'de kaçırıldı. Korsanlar X para istiyor, şirket Y para veririm diyor. İkisinin arasında dağlar var. Ortada buluşulana kadar olan bizim miçolara oluyor.
O günden sonra Fuat'la 2 kez telefonla konuştuk. Arayamaz diyorduk ama ben bir ümitle bekliyordum. Ararlarsa yanlarında korsanlar olacağını, ingilizce konuşacağını ve benim onu zor durumda bırakacak birşey söylememem gerektiğini bilerek bu stresle telefon her an yanımda bekliyordum. Sonra bir gün aradı
- Abla ben Fuat
- Fuat merhaba, iyi haberlerinizi alıyoruz çok seviniyoruz (çabucak, ezberlenmiş, TV kadın programlarını aramış gibi bri ses tonuyla)
- ........?????? tamam, iyi. (noluyo ya tonlamasıyla)
- İyisiniz değil mi?
neyse Fuat normaldi de benim normal konuşmam biraz vakit aldı. İyiyiz dedi ama genel olarak. 1 hafta sonra falan tekrar aradı. Korsanların onlara çok iyi davrandığını ama geminin genel haliyle ilgili sıkıntılar (yatak, yemek, su) tabi ki olduğunu söyledi. Kağıt falan oynuyorlarmış korsanlarla. Bizle bir dertleri yok, bizi tehdit falan da etmiyorlar, bu iş aylar da sürebilir, ben bunu kabullendim dedi.
2 hafta kadar önceydi. Sonra bir haber alamadım. Kazım kaptanla konuşmuş, iyilermiş.
Fuat'la konuşunca bir rahatlıyorum sonra araya zaman girince yine ruhum sıkılmaya başlıyor. En kötüsü çaresizlik. Çok nüfuzlu insanlar olmasak da ne olsa ille bir tanıdık birşey buluruz.
Hastalık olur, komşumun, eltisinin yengesi çok iyiymiş bu konuda ona bi git deriz. En iyi doktorları en iyi ilaçları bulmaya çalışırız.
İş arayan olur, eniştemin, kayınçosunun bakkalının kardeşi milletvekilinin şoförüymüş, onla konuşacak deriz. Hani bir işe yaramaz bunlar genelde de olsun birşey yaptık sanırız, elimiz kolumuz bağlı oturmayız.
E şimdi ne yapmalı? Somalili Korsanlar Birliği Başkanını tanıyan var mı aranızda? Ya da Somalili korsanları sevelim yaşatalım derneğinin özel kalem müdürü kimdir? Hadi hepsini geçtim 1 tane Somalili tanıyan var mı aranızda?
O kadar bize uzak, o kadar dışımızda bir dünyada oluyor ki bunlar. Binip Somali'ye gitsem bile diye düşündüm. Poyraz'ı bırakamam, onla gitsem, 'dayiiiii' dese geminin dibinde, insafa gelir mi adamlar. Sanmam!

Hiç karakterime uygun değil ama eğdim başımı oturdum bekliyorum. Bekliyoruz. 7-8 ay bile sürebiliyormuş pazarlıklar.

Aklına bir çare gelen var mı????

3 yorum:

Adsız dedi ki...

banu cum ,
sanırım hastalık vs gibi durumlarda daha insflı olmak durumunda kalabiliyorlarmış,kısıtlı bilgim de zaten bunların amacının insanlara zarar vermek olmadıgı.
Yani aklıma geldi Fuat ın kullandıgı bir ilaç vardı hani ,o bitince kotu olucam falan dese de kendini gemiden daha once atabilmenin yolarını arasa ? olabilir mi acaba ?
sadece bir fikir.
içini serin tut.Onu hep korsanlarla kağıt oynarken hayal et csnım.
buket

larcencielblog dedi ki...

Ah Banu, keşke aklıma bir fikir gelse...

Bir yandan üzülüyorum, bir yandan da gülüyorum. Mizah duygunu çok seviyorum.

En kısa zamanda Fuat'a kavuşmanız dileğiyle...

Banu Özçelik dedi ki...

ikinize de teşekkürler. gülelim be başak, boşver. bitince de tram gülelim. buket, okuduğum yunanlı kaptan haberinde kaptan şeker ve tansiyon hastasıydı ve korsanlar ilaçlarını içmesine izin vermiyormuş. bizimkiler daha iyi muhabbette galiba da aman depresyona girerim diye valizini alıp çıkamaz herhalde.zamanın dolmasını bekleyeceğiz, başka yolu yok.