28 Temmuz 2011 Perşembe

'Normal'liğin Peşinde 3: Doğru Yerdeyiz

Daha önce yazdığım şuuuu ve buuuu yazıların devamıdır.

Aslında geniş bir zamanda uzun uzun yazmak isterdim Berta Hanım'la görüşmemi ama yarından sonra tatile çıkıyoruz (bekle bizi ege deniziii) ve Poyraz'ı blogda da temize çıkarmadan gitmek istemiyorum. :)

Berta Hanım'la önce ben tek başıma gittim görüşmeye. Elimde notlarla. Poyraz

- çok erken ve düzgün konuşmaya başlamış
- insanları seven, ben ve babasından başka da hayatında çok iyi tanıdığı, sevdiği ve özlediği insanlar olan
- parklarda, cafelerde insanların yanına gidip kendince sataşan
- çocukların yanına giden
- derdini illa ki anlatan ve bizim dediklerimizi anlayan
- kreşe başlayan ve orada çok mutlu olan
- zaman zaman espri yapan (mahallede adı elisas olan bir arkadaşına elias biraz deyip gülüyordu veya efe'ye efege diyordu)

bir çocuk. Ama aynı zamanda

- başını evet hayır anlamında sallamıyor, evet hayır tepkisi yok
- çok seyrek bay bay yapıyor, neredeyse hiç
- bazen komut almıyor, dediğimizi duymamış gibi davranıyor
- bazen tek parmak değil tüm eliyle işaret ediyor
- ekolali yapıyor
- anne, baba diye seslenmiyor. ayrıca örneğin 'anne al' demiyor da 'anne alsın'diyor.
- özbakım fonksiyonlarını hep ben yapıyorum

ayrıca daha önceki yazılarda anlattığım durumları anlattım. Normalde çok daha sosyal ve iletişime açıkken ilaç azaltma ve nöbet döneminde çok kapanma oldu. Şimdi biraz daha iyi ama bu sorunlar var.

Berta Hanım'ın bana yaptığı yorumlar:

- Epilepsili çocuklarda çok dikkatli olmalıyız. Nöbetler ve ilaçlar zaman zaman gelişimde sorun yaratır. Yerine konulamaz şeyler değildir ama gerilemeleri veya yeterince gelişmeyen noktaları hemen tespit edip toparlamamız gerekmektedir. Düzenli olarak bir gelişim uzmanı görmenizi de öneririm.

- Bu kadar yoğun endişe çocuğa çok zarar verir. Annesi aşırı endişeli çocuklarda 2 tip tepki gelişir. Ya onlar da çok endişeli olurlar ve karşımızda olmadık şeylerden korkan aşırı aşırı temkinli bir çocuk buluruz ya da kendilerini endişe anlarında anneden gelen sinyallere kapatırlar. Bu da çok tehlikeli, herhangibir sorun anında kendini dünyaya kapatan bir insana dönüşürler. Aman dikkat!!

- Sakın test etme. (ben konut alıyor mu, sorularıma cevap veriyor mu, parmağıyla gösteriyor mu diye test edip durduğumu söylemiştim) Oyun içinde doğal akışında yap herşeyi. Biz burada sorun gördüğümüz çocukta sorun gelişimde mi yoksa ilişkide mi diye çözmeye çalışırız. Bazen annenin test durumuna karşı çocuk ondan komut almayı bırakır veya anne ile aralarında özel bir ses tonu vb vardır, anneden başka kimseden alamaz vb.

- Parkta seni bırakıp başka insan ve çocuklarla ilgilenmesi, konuşması, sorular sorması, etrafındaki dünyanın farkında olması otizm ihtimalini azaltıyor (burada çok önemli bir noktayı yazmam lazım, aksi durum geçerli değil, bunları yapmazsa otistik demek değildir kesinlikle, sadece bunları yapması otistik olmadığını düşündürür)

- otizmin en düşük noktasını (adını söyledi ama hatirlamıyorum) düşünirsek espri yapıyor olması o ihtimali de azaltır, çünkü mecaz anlayabildiğini gösterir, otizmde bu yoktur.

- Otizmin bittiği yerde PDD NOS başlar. (sonra da hiperaktivite) Bir ihtimal o olabilir. Bu çocukların iletişim becerileri diğerlerine göre daha yavaş gelişir. Kreş/okul ve sizin ilginizle rahatlıkla hayata uyum sağlar.

- Bütün anlattıklarında bana en kritik görünen nokta kout almadakı zayıflık oldu. Bu da otizm vb değil, sizin herşeyi onun yerine yapıyor olmanızı göstermesi nedeniyle kritik. Test etmeden onun da birşeyler yapmasını sağlayın.

- Bu yaşta çocuklar her zaman bay bay yapmayabilir, çok takılmaya gerek yok.

- Önce Poyraz'ı görelim. Sen endişelerinden sıyrıl. Önemli birşey var gibi görünmüyor. Olanı da yaşı da çok küçük rahatlıkla çözeriz.

- Meme, uyku, kendini besleme gibi konularda da çok rahatlatıcı önerilerde bulundu. Herşeyi tek tek yap. Hiçbiri için geç kalmış değilsin. Memeyi kesebiliyorsan gündüzleri kes, uyku için emmeyi tatilden önce kesmeni önermem, tatilde o zayıf noktan olacak aman uyusun ya da gece ağlamasın diye geriadım atarsan yoyoya çevirmiş oluruz ve kötü olur. Tatilinizi yapın gelin, sonra uykuyu kes.
Bu yaşta çocuktan çatal kaşık kullanmasını bekleme. Önce diğer sıkıntıları çöz. Alıştırmayı önüne yemeğini koyup, geri çekilme şeklinde yapma. 2 tabak hazırla. Ona da eliyle yiyebileceği şeyler ver. O onları yerken sen çatal/kaşıkla destekle. 'Aa kendin yedin bak' vb teşviklerle gittikçe çatal kaşığa da geç.


Çıktığımda doğru yerde olduğumu biliyordum. Size anne diyebilir miyim Berta Hanım? (hayır kesinlikle annem olacak yaşta değil ama olsun!) Endişelerimden sıyrılmış ve yol haritamı çizmiştim.

Bir sonraki görümemize kadar geçen 1.5 haftada benim rahatlığım, kreş ve biraz da ona farklı yaklaşmam onda birşeyleri değiştirdi. Biz Poyraz'a gerçekten çok az komut veriyorduk. Bunu başka arkadaşlarıma baktığımda da görmeye başladım. Bizden çok daha küçük çocuğu olanlara bile. Biraz daha hayat onu katınca o da komutlara çok daha iyi karşılık vermeye başladı. Kreşte sağladığı uyum çok iyiydi. Okulun pedagogu Poyraz'la oynadığı br günün sonunda Poyraz'ın mental olarak yaşından çok ileride olduğunu söyledi.

Cızırdayan birşeyler hala vardı ama içim rahattı. Son görüşme ve sonuç daha sonra ama çok da endişelenecek birşey olmadığı anlaşıldı umarım (son yazıyı ertelemek için kendime zemin hazırlıyorum :) )

Son olarak da 'normal'lik ve etiketlerle ilgili şu çok güzel ve kısa bir yazıyı, ama bahsi geçen videoyu bulamadık: işte bu yazı

27 Temmuz 2011 Çarşamba

'Normal'liğin Peşinde 2: Anlaşılmak ve anlatılmak ne güzel şey

Otizmin hayatımıza soru işaretleriyle de olsa girişini şu yazıda anlatmıştım. Gelelim çok sevgili Seçil'e ziyaretim ve sonrasına.

Bir sabah atladın gittim Seçil'in Suadiye'deki ofisine. (bkz gunce danismanlik) Zihnimde binbir tilki. Erol uzak. Ben Poyraz'ı okuldan al pedagoga gotur oradan al bilmeneyap, karışan uyku düzenini (ne uyku düzenleri sevdim hiç yoktular) ayarlamaya çalış derken hem zihnen hem bedenen çökmüş haldeydim.

Seçil, daha ben söylemeden anlamıştı derdimi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Karara ihtiyacım var. En zor şey kararsızlık. O beni dinleyip kendince görüşünü söyleyecek.

İlişki Hanım'a güvenip Poyraz'ı onunla çok yoğun bir sürece sokmalı mıyım yoksa rahman felsefesini mi devreye sokmalıyım? ben buna nasıl karar veririm? Poyraz 'normal' mi?

Seçil'e Poyraz'ın tüm hallerini hem içimi rahatlatanlar hem de endişelendirenler uzun uzun anlattım. Hepsi için yorumlar yaptı. 'aa bu çok normal', 'ah işte bu harika', 'burada bir problem var ama bunun için şunu yapabilirsin' Genel olarak da şunları söyledi:

- Kontrolü endişe iyidir, çocuğunu izleyip sorunları tespit etmek ve zamanında müdahale etmek ama tabi hastalık boyutuna gelmeden.

- Epilepsili çocuklarda iletişim anlamında sorunlar yaşanabilmektedir. Nöbetler bazen bizi geriye götürür, eksilen şeyleri hemen yerine koymamız gerekir ve epilepsili bir çocukta 'aman canım bizim zamanımızda pedagog mu vardı' yaklaşımı (bu ifade bana ait) yanlış olur. sorunları en kısa zamanda tespit edip eksilenin yerine yenisini koymak çok önemli.

- Otizm çok geniş bir spektrum. Hayatını çok normal bir şekilde devam ettirebilen bir çocuk/insan bir gün mesela bir deyimi kelimenin tam anlamıyla anlayıp (çünkü otistikler mecaz anlayamaz) tamamen karışabilir ve o noktada bir sıkıntı olduğu anlaşılır.

- Otizmde, en hafif şeklinde de kaybolan şeylerden biri de karşılıklılıktır. Bunu sürekli korumalısın. Bunu korumaya yönelik oyunlar oynayabilirsin (örneğin çatlak patlak)

- İletişimi hep canlı tutman lazım. Örneğin bay bay yapmayı bıraktıysa yerine başka birşey koymaya çalış. öpücük atsıni göz kırpsın. İletişim hep olsun. Kaybettiğin şyeleri mutlaka ikame et.

- Kendi kendine uzun zaman oynamasına izin verme. Zaten bu yaşlarda olup kendi kendine saatlerce oynayabilen bir çocuğa ben direkt şüpheyle bakarım.

- İletişime açık olduğunun en önemli göstergelerinden biri soru sormak. Poyraz soruyor. Harika!

- Peki otizmin düşük seviyelerde yarattığı sorun nedir? 2 kritik şey var: İletişim kurabilmek ve kendi kendine yetebilmek. Biz sorun tespit ettiğimiz çocuklarda bu konuda gelişimi sağlamak için çalışıyoruz.

-Kendi kendine yetmek deyince, mesela Poyraz hiç birşeyini kendisi yapmıyor, herşeyi ben yapayım istiyor. Yemeklerini de kendi yemiyor, mesela bardakla su içebildiği halde ben vereyim istiyor: Bardakla senin vermeni istediğinde, 'kim versin' diye sor 'peki bu sefer ben vereyim' de. Başka alternatif olduğunu da hissettir her seferinde. Eliyle tutup birşeyler yiyebiliyor mu? - evet - A harika. Zamanla alışır kaşık çatalla da yemeye (tanrım kafamda büyüttğüm şeyler nasıl da basit aslında)

- İlişki Hanım'a devam edip etmemek senin kararın. Aradaki elektrik önemlidir. Sen değerlendir.

- Poyraz senin anlattığın kadarıyla otizmli vb görünmüyor, standart bir anne böyle bir çocuğu pedagoga da götürmezdi herhalde ama epilepsiden dolayı evet hiçbir şey kaçırmamalıyız. Burada ya da İsrail'de olsan şimdi takılma, biraz izle bile derdim ama Dubai bu konuda çok zayıf. Gitmeden kafandaki tüm soruları yanıtlamanda fayda var. Endişelerinden arınmalısın ki normal annelik fonksiyonlarını yerine getir, çünkü önünde memeden kesme, tuvalet eğitimi vb zorlu süreçler var, süreçli Poyraz'ın normalliğini sorgulayarak bunları yapamazsın.

- Ben 0-3 yaş arasına bakmıyorum. Seni yönlendirebileceğim çok iyi bir nöropedagog var, Berta Adato Saporta. Eğer hala enerjin varsa onu görebilirsin. Nörolojik problemlerin pedagojiye etkisi konusunda çok deneyimli, tam sizin durumunuz. Gördüğümüz problemleri o değerlendirsin, herhangibir sorun varsa o analiz edecektir.

Burada konuştuklarımızın sadece bir kısmını yazabildim ama Seçil'de daha önce arayıp bulamadığım birşeyi bulmuştum: Beni dinliyordu. Söylediğim herşeyi önemsiyor ve değerlendirmelerinde dikkate alıyor ve benim sorduğum veya sormaya aklımın veya cesaretimin yetmediği herşeyi yanıtlıyordu.

Çıktığımda Erol'u aradım, durumu özetledin. İlişki Hanım'la bir sonraki randevuya gidip bir daha gitmeyeceimi söyledim. Bir sonrakine de gitme, iptal et dedi. O an daha da hafifledim ve iptal ettim.

O arada okul pedagoguyla yaptığım konuşamalarda bana ısrarla Poyraz'ın o yaş çocuğundan beklenen herşeyi karşıladığını, özel durumdaki çocukları onların hep tespit edip aileyi bilgilendirdiğini, Poyraz'da hiçbir sorun olmadığını söylüyordu.

1 hafta izin verdim kendime. Endişe ve pedagog free 1 hafta ve sonrasında Seçil'in yönlendirdiği pedagoga ziyarete karar verdim....

25 Temmuz 2011 Pazartesi

'Normal'liğin Peşinde 1: Otizm geldiysen üç kere tıkla

başlamadan 2 not:
1- uzun yazdım aslında çok rahat özetlenecek birşeydi ama belki bu konuyla ilgili kendi çocuğuyla ilgili aklında soru işaretleri olan birileri gelirse detay olsun diye herşeyi anlatmaya çalıştım.
2- zıyaret ettiğimiz bazı pedagogların adını vermedim. çünkü ben olumsuz bir his içindeyim olanlara karşı ama değerlendirmeye yetkin biri de değilim, kimseyi yanıltmamak için isimsiz yazmayı tercih ettim.

başlıyorum:

Çocuğunuzun öğretmenleriyle yapacağınız veli toplantısında ne duymak istersiniz? Çok zeki? Çok yaratıcı? Çok sevecen? Çok yaramaz?

Ben ne duymak istiyorum biliyor musunuz? Çok 'normal'.

Poyraz'ın gelişimi konusunda gerek şahsi pimpirikliliğim gerekse onun epilepsisi nedeniyle fazlaca hassastım. İletişiminde birkaç nokta dikkatimi çekiyordu. Dubai'deyken bu noktalar 2 adetti. 1- Bay bay yapmayı bırakmıştı 2- Evet/hayır tepkisi yoktu. Gayet konuşan ve iletişim kuran çocuk evet/hayır sorularına cevap vermiyordu. Ne işaretle ne kelimeyle.

İstanbul'a gider gitmez rutin kontrolümüz için nöroloğa gittiğimizde bu endişelerimi aktardım. O da genel bir kontrol için masanın üstüne birşey koyup 'Poyraz al bunu' dedi. Poyraz buna karşılık yapabileceği en otistik şeyi yaptı ve 'Poyraz al bunu' diyerek tekrar etti ve de almadı. 'Yapıyor mu böyle arada?' dedi doktor. 'Yapıyor' dedik. İşkillendi ama sonra genel haline, iletişimine ve bize sorduğu birkaç sorunun yanıtına bakıp bir sorun olmadığını söyledi, 'daha fazla çocuklarla bir arada olsun, halleder' dedi.

O dönem Poyraz'ın ilaçları artık iyice azalmıştı. Sonra baba Dubai'ye döndü, babadan ayrıldı. Düzeni değişti. Burada depresyonları bir araya gelince sinerji oluşturup artan bir anne ve anneanne ile kaldı. Benim ilk geldiğim dönemdeki gündelik telaşta doğru dürüst oyun bile oynayamaz olduk. Hangisi veya hangileri sebep bilemiyorum ama Poyraz biraz kapandı. Daha kendi dünyasında gibiydi. Sorulara cevap vermek, komut almak, bizimle diyalog vb anlamda. Ayrıca yine tehlike sinyali olan söylenenleri tekrar etme hareketini (ekolali) çok yapmaya başladı. İnternetten baktık, 3.5 yaşına kadar normal ve dil gelişimin bir parçasıymış. Eğer sizin söylediklerinizi birebir tekrar etmek dışında hiçbir anlamlı şey söylemiyorsa o zaman korkun yazıyordu ki bu Poyraz'a uymuyor. Ama yine de...

Nörologdaki tecrübeden de huzursuz olmuş olduğum için o halini de görünce bir pedagoga gitmek istedim. Meme bırakma, uyku vb konuları da danışacaktım. Sordum soruşturdum, en iyisinden olsun dedim, çok meşhur bir pedagog buldum. Anadolu yakasında da muayenehanesi var, ala. Çok çok pahalı! Olsun, değer!

Bu pedagogdaki görüşmemizde olanlar:

- komutlardan çok azını yerine getirdi. Diğerlerini anladığını belli etti ama yapmadı. (mesela yerdeki arabayı ablaya ver deyince arabaya ve ablaya baktı ama vermedi)
- Bazı sorulara yanıt verdi, bazı diyaloglar kurdu.
- Boynuna bir sticker yapıştırdılar, çok sinirlendi ama bir süre sonra varlığını unuttu.
- Bizle konuşurken masada gördüğü bir şeyi arabaya benzetip bzle muhabbeti kesip 'orda araba var' dedi.
- zaman zaman ekolali yaptı.

Bunlar size normal mi geldi, anormal mi?

- komutu yapmasa da anlıyor olması iyi birşey. (otizmli kişi anlamaz da) ama yapmaması problem
- canının istediği iletişimi kuruyor??
- duyu bütünlüğü falan gibi birşeyde bir problem bu, hissetmesi lazım sürekli (nurturia'dan çok sevdiğim bir arkadaşım, 'ben kaç kere gözümdeki gözlüğü aradım evde ya da gözlükle banyoya girdim, bir süre sonra alışıyor insan diye çok itiraz etti buna. ayrıca ben de denedim ben de hissetmez oluyorum biraz sonra)
- bizle muhabbetten kopuyor, araba bilgisini de bize vermiyor, kendi kendine söylüyor
- ekolaliye takılmaya gerek yok, öğrenmenin bir parçası.

Pedagogun sonuç yorumu: Otizm olduğunu düşünmüyorum ama ilişki ve iletişim problemi var, benim ekibimde bu konuda uzman bir arkadaşım var mutlaka onu görün. ayrıca nörolog aksini söylese de ve ona saygım sonsuz olsa da yürüyüşünde problem var, vucuduna daha iyi hakim olmalı, bir davranış terapisti adı vereceğimn ona gidin, şu algı bütünlüğü konusunda da yardımcı olur. her halukarda biran önce yazın buradayken bile bir oyun grubu vb birşeye katılmaya başlayın.

omuzlarım ağırlıkların altında ezilmiş çıktım.

Poyraz, birkaç gün sonra içine iyice kapanmış görüp çok çok huzursuz olduğum bir gün nöbet geçirdi. Yüksek dozda ilaca hemen başlandı. O sersem etti çocuğu. Nöbet ve ilaç yüklemesinden 2 gün sonra, ilişki ve iletişim konusunda uzman arkadaşına gittik hemen. İlişki hn.olsun onun adı.

İlişki hn.ın meşhur pedagogdan dosyayı almıştı. Yani konu hakkında bilgiliydi. Benden neredeyse hiçbir bilgi alma gereği duymadı. İçinde çeşitli oyuncaklar ve nesneler olan büyük bir salonda Poyraz'la oynamaya başladı. Öncesinde Poyraz'la yakınlaşma adına herhangi bir hareketi olmadı. Benim gözümden genel durum şöyleydi: Mesela hayvan sepetini alıyorlar, Poyraz onları incelerken hadi balıkları buraya koyalım, inekleri şuraya diyor. poyraz elindeki balığa balık balık bakmaya devam edince, peki o zaman bunu kaldıralım, hoop öbür oyuna. Poyraz pek çok oyunu onun istediği gibi oynamadı. İlişki Hn.'la yok denecek kadar az ilişki kurdu. Söylediği şeyleri pek çok kere tekrar etti. Ben dehşet ve endişe içinde izledim onları. Bazen de Poyraz adına çok stres olup, bırak oğlumu kadın diye atlamak istedim. Canım oğlum benim.

İlişki Hn.'ın sonuç yorumu: Çok ciddi sorunlar var. Hemen birşeyler yapmamız lazım.
- Peki bu otizm mi?
- Her türlü ilişki ve iletişim probleminin adı otizmdir. Tabi ki klinik otistiklerle arasında uçurum var ve bu durumun ona evrilme ihtimali yok ama bir problem var. Ancak otizm uğraşıp ilerleme kaydedemediğiniz durumdur. Yani biz Poyraz'la çalışacağız, ilerleme varsa sorun değil, yoksa o zaman etiket koyacağız.
- Ama bu çocuk, 1.5 yaşında 3 kelimeli cümle kuran, parklarda bahçelerde tanımadığı insanların yanına gidip ilişki kurmaya çalışan, normalde çok daha aktif bir çocuk. Bugünlerde şunlar bunlar oluyor, bunlar yol açmış olabilir mi bu soruna?
- Önemli olan şu an. Şu an problemimiz var acilen çözmemiz lazım.

Omuzlarım tamamen çökmüş olarak çıktım. Neyse ki Erol İstanbul'a gelmişti ve ben Poyraz'a bakınca hep sorunları görürken o hep iyi şeyleri görüyordu. Neyse ki Nurturia vardı, oradaki dostlarıma ne anlattıysam kendi çocuğunun da aynı şekilde davranacağını söyledi. Neyse ki okula yazdırmıştım ve okul pedagogu çok fazla çocuk gördüğünü ve Poyraz'da ciddi hiç bir sorun olmadığını ısrarla söylüyordu. 'Biraz iletişimde zayıflıklar var ama bu yurtdışında yaşayan ve anneyle büyüyen pek çok çocukta gördüğümüz bir şey. Okulda çözülür'

İlişki Hn. 4 gun sonrasına tekrar randevu vermişti. Gittik. Poyraz ilaçlara biraz daha alışmış, nöbetin sarsıntısını da atmıştı. Babası da yanımızda olduğundan daha keyifliydi. Seans çok daha iyi geçti.

Bunun sonucunda İlişki Hn.'ın yorumu: Çok daha iyiydi. Benle iletişime geçti. Ama tabi ki hala çok sorunumuz var, işbirliği yapmıyor, hayıra tahammülü yok, sınırları yok vb vb... daha yoğun seanslar yapmamız lazım ama bundan sonuç alacağımıza inanıyorum artık.
- ama gak guk okula gidiyor, bize ödevler verseniz falan filan
- olmaz, birebir seans çok önemli madem vaktiniz kısa haftada 3 gün gelin. zaten meşhur pedagog da çok acil ve mutlaka birşeyler yapmamız gerektiğini söyledi (allah allah, bize öyle dememişti), bu halde okullara vb kabul etmezler onu (!!!!!)
- peki biz düşünelim...

Bu arada özgüranne'nin ve İlkay'ın tanıyıp övgüyle bahsettiği ama benim daha önce aman aman en iyisi en meşhuruna gideyim diye dikkate almadığım bir başka pedagog geldi aklıma: Seçil Akaygün Cüntay

Hem bizden, hem anne, hem de pedagog. Ona bir e-mail attım 'halim böyledir, beni bir dinler yol gösterir misin?' diye. 'Gel hemen' dedi...

Çok uzadı. Sonrasi sonra. (sonra oldu ve devamı geldi, buradan okuyabilirsiniz.)

Kapanışı o günlerde bir arkadaşımın paylaşmasıyla izlediğim ve ağladığım bir animasyon ile yapmak istiyorum. Otizm hakkında. Ya Poyraz otistik/otizmliyse diye ağlamadım. Olaya onların gözünden bakmak çok ağır geldi, çok üzüldüm.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Ben Poyraz, İtiraf Ediyorum...

Ben Poyraz. Bu sefer ben yazmak istedim. Bir itirafımı paylaşmak için.
Annem bir süredir bana artık büyüdüğümü ve meme sefamın yavaş yavaş biteceğini söylüyordu. Baktım çok ciddi görünüyor. Kararlı. Hemen birşey yapmam gerekiyordu.

9 aylıkken bana uyku eğitimi vermeye karar verdiklerini duyduğumda, denemelerine fırsat vermeden yaptığım şeyi yaptım, bir nöbet geçirdim. İlaçlarım bitmişti artık, 1 günü hiç ilaçsız geçirdikten sonra yaptım yapacağımı. Ohhh annem memeleri hiç sakınmıyor, ben de iyice yapıştım onlara. Bütün gün cork cork cork. İşin bir başka güzel yanı babam da Dubai'den geliverdi bir anda. Mutluluğun formülü çok açık, bir anne, bir baba, bir çift de meme.

Ama şimdi düşünüyorum da aslında benim annem yumuşak kadındır, şöyle biraz soğukalgınlığı falan da olsam emmeyi bırakma işini sekteye uğratabilirdim, bu kadar büyük kartı oynamaya gerek yoktu galiba. Hayır, birşey değil, ben de biraz sersemledim, ilaçlar da bir anda yüksek dozdan yine başlayınca. Bir de kreş işi falan da karışmış galiba ilaç nedeniyle kreş saatlerinde uyur olduğumdan. Bir de ne kadar neşeli görünseler de hissedebiliyorum aslında üzüldüler.

Durum böyle olunca, oturdum düşündüm tekrar, ben bir daha bu kartı oynamayacağım. Diş çıkarırım, nezle olurum, hafif düşer dizimi falan kanatırım, yeter bence.