11 Temmuz 2012 Çarşamba

bir dugun ve bir sabit fikir'in dusundurdukleri

Dun gece bir dugundeydim. Istanbul'a 22 haziran'da geldik, gelmeden once bir sure de geldigimden beri de calisma hayatimdakine yakin bir yogunlukta yasiyorum. Dunyanin en mesgul ev kadini derdim bir dostuma, bu ara ben de oyleyim. Dun geceki dugun de aklimdaki onemli ve zevkli 'to do'lardandi. 'Damat', bir zamanlar tiyatro kursu aldigim Studyo Oyunculari'ndan cok sevdigim bir arkadasim. Bizim masa da yine o grubumuzdan olusuyordu. Uzun zamandir gormemistim bu kadar sevdigim insanlari. Uzun zamandir boyle ne kadar rezil gorundugume aldirmadan ceylan gibi oradan oraya sekerek dansetmemistim. Uzun zamandir sarhosluga boyle yaklasmamistim. Cok iyi geldi. Muhabbetler de cok iyi geldi. Eski bendim dugundeki konuk. Eski gunlerden bahsettik. Degisen ve degismeyen hayatlarimizdan. Sehir tiyatrolarinda oyunculuk yapan arkadasimdan uzaktan ve hafiften takip ettigim devlet-tiyatro iliskisindeki kirilmalar hakkinda bilgi aldim. Devletin sanati fonlamasi, sanatin ozerkligini bozacagindan sakincalidir derdi Sahika Tekand (ve tabi baska kisiler de). Ancak ozellikle gelismekte olan ulkelerde sanatin devlet tarafindan fonlanmazsa zayiflamaya mahkum oldugunu konustuk. Devlet ve sehir tiyatrolarinin devlet icin kucuk ama herhangi bir ozel tesebbus icin goze almaya degmeyecek buyuklukte bir gider kapisi oldugundan. Peki devlet karisiyor muydu, mudahale ediyor muydu dedim. Simdiye kadar sinirli minik seyler varmis ancak yeni cikan duzenlemeler ile yoneticilerin hic birinin sanatci olma zorunlulugu kalmamis. Tamamen burokrat kisiler sanati 'yonetiyor' olacak. Ya da devlet tamamen cekilecek. Her halukarda tatsiz seyler planlaniyor. Tepki gostermek lazim. Buna da...

Dugunden gec saatte ve sarhosca eve dondugumde keyfim cok yerindeydi ama ne olacak bu Banu'nun hali triplerinde de bocalamaktaydim. Neyse ki pek uyanik kalamadim da bogulmadim o denizlerde ama sabah 'Bir sey yapmali' diye uyandim. Devrim degil. Poyraz bir devrimdi benim icin. Simdi o devrimle yasarken kendimi yeniden hatirlamaliyim. Onu cok seviyorum. Asiri sevme hastaligindan muzdarip bir insan olarak bunu soylememe sanirim gerek yok, elbette onu yuregimi catlatacak kadar seviyorum ama beni cok da zorluyor be. Huysuzlugu artik psikiyatrist tescilli. Bitmeyen sorularim icin iyi bir psikiyatriste de goturduk onu, otizmle ilgili birsey yok ama biraz huysuz galiba dedi o sirada tepemizde (gercekten tepemizde) ciyaklamakta olan poyraz icin koydugu teshis buydu. Sevindik sevinmesine de bu huysuzluk ne olacak. Ya da bizi endiselendiren diger noktalar. Bu hafta sonu yine Bertacigimizi ziyaret edecegiz bakalim. Neyse, hal boyle olunca biraz da yurt disinda yasamanin etkisiyle ben gercekten cok fena kayboldum. Ozumuz bozulmasin, bulusuruz kendimizle bir yerde ama nerede ne zaman ve daha onemlisi nasil, bunun cevabini bulamiyorum.

Ama iste dun aksam dugunde kendimle beraberdim. Bu sabah da Poyraz'i krese biraktiktan sonra en canim dostumu ziyarete gittim isyerinde. Sonra ciktim market alisverisi. Inkilap kitabevini de var Atasehir'deki migros'un icinde. Digerlerini bilmiyorum ama bu Inkilap Kitabevi'ni cok seviyorum ben. Cok satanlar disindaki kitaplar hakkinda soyleyecek sozu olmayan calisanlarin oldugu kitapcilardan degil (bakiniz D&R) Her ne kadar bir supermarketin binasinin icinde yer alan zincir bir kitapci ise de kitapciya gitmisim hissini yaratiyor bende. Bugun bir uykusuz, bir sabit fikir dergisi alip cikacaktim. Sabit fikir'in barkodunda bir sorun varmis, satisi yapamadi. Suracikta oturup cay icerken okusam sonra getirsem olur mu dedim. Ne guzel bu soruna 'tabi ki' cevabini almak. Cayimi icerken dergide tanitilan kitaplardan bazilarini almak zorunda hissettim kendimi! Oysa yeni bir suru kitap almistim ama bunlar da beni cok heyecanlandirdi. Iste yeni 'arzu nesnelerim'

- Murathan Mungan'in sectikleriyle - Bir Dersim Hikayesi
- Gary Shteyngart - Super Acikli Gercek Bir ask Hikayesi
- Chuck Palahniuk - Pigme

Bu sonuncusunu okumustu odemeyi benden alan arkadas. Uzerinde biraz konustuk. Cok dogal, oylesine muhabbet eder gibi. Gulerek falan. O bile iyi geldi. Yine ben oradaydim. Turkiye'de olmanin bu yonunu seviyorum. Dubai'de dunyanin dort bir yerinden cesit cesit insan var ama buradaki kadar cesitlilik yok sanki. Ya da hepimiz ekmek parasi icin geldigimiz (kimi gercekten ekmek, kimi de yatlar katlar tabi) yapay ve yuzeysel bir sehirde yasarken anlik karsilasmalarda ayni yapayligi koruma egilimi gosteriyoruz ve bir Dubaili prototipi yaratiyoruz sanirim. Kibar, saygili, guleryuzlu falan filan... Insan ozellikle Istanbul'da surekli birilerine kufretmek ve birilerine sarilmak arasinda gidip geliyor.

Dugun ve alkolden mutevellit uykusuzum. Ama anlatmak istedim bunlari. Sadece poyraz disinda seyler yaparken 'ben' varmisim gibi dusunmek Poyraz'a da bana da haksizlik aslinda. 'Ben' olarak Poyraz'a annelik yapmayi becermem lazim. Annelik halimi gozden gecirmem belki de. Umarim hayat buna izin verir....