17 Kasım 2011 Perşembe

Mutsuzluktan Kacarken Robota Donusmek

Herkesin sikinti ile mucadele yolu farkli. Herkesin farkli cesitlerdeki sikintilarla mucadele yollari da birbirinden farkli elbet. Misal ben, kucuk sikintilarda (mesela Erol 2 gunlugune yurtdisina gidecek olsa) acayip veryansin eder, mizildanir da mizildanirim. Buyuk sikintilarda ise herseyi bastirmaya calisirim. Buyuk bir aciyi kendimi birakip sonuna kadar yasayacak olsam kaldiramayacagimi bilirim, kendimi 'energy saving' moduna geciririm.

Bu ne demek: Sanirim antidepresanlarin da en azindan bir kisminin yaptigi sey: Duygularinin tamamini minimumda tutmaya calismak. Kalbine, hisseden yerlerine hic dokunmamak. Bu, ozellikle duygularini dolu dolu yasamayi seven ya da sevmese de dogasi oyle olan bir insan icin fazlaca zorlu bir tecrube. Kosmayi cok seven bir atlete, hala kosma yetisi ve enerjisi de varken, kosarsan yasayamazsin denmesi gibi.

Duygulanan yerlerine dokunmamak icin oncelikle hayatini da son derece sig ve renksiz yasamak zorundasin. Muzik dinleyemiyorum. Muzik, en azindan iyi muzik insanin bir yerlerine dokunur. Ya huzunlenirsin ya da icin kipir kipir olur nese dolar. Huzunluleri dinlemeyi coktan biraktim ama neselileri dinlerken de cok sacma birsey yaptigimi hissediyorum. Duygulari olmayan bir insan icin muzik cok anlamsiz birseymis, ben bunu gordum bu donemde. Duygulardan arindirilmis muzik guzel bir matematigi olan hos sesler butunu gibi. Duygulardan kacinilirken muzik ya bu tarife uyuyor ya da fena halde tehdit oluyor.

Film tavsiye edildiginde hemen 'uzucu birsey var mi?' diye soruyorum. Bu nasil bir sanat anlayisidir yalebbim? Dunyanin en iyi filmi olsa (ne demekse o da), huzunlu deseler kalsin diyorum. Keza kitap secimlerimi de buna gore yapiyorum, onceden okuyan birini bulup uzucu birsey olmadigini teyid etmeden hicbir kitabi okumuyorum. Utanc verici.

Ama daha once de dedigim gibi, sadece uzulmeyyeim, diger duygulrim dursun yanimda olmuyor. 'kederlerden uzaklastim, simdi nese saciyorum' olayi kulliyen yalan. Kederden kaciyorsan nese de sacamiyorsun, sactigin nese yalan oluyor. Cunku kalbini bir duyguya kapattiysan diger duygular da eksik. Mutsuz olmama mucadelesindeki bir insanin sen kahkahalar atma ihtimali cok dusuk. bahar geldi diye yollarda sekerek yurume ihtimali de. yeni birine asik da olamaz o insan (ki bu evli bir kadin icin cok da buyuk bir kayip olmayabilir :) )

Bu bir bedel. Icinde bulundugun durumun sana hissettireceklerini sonuna kadar yasamayi goze alamiyorsan odeyecegin bir bedel. Insaniyetinin azalmasi. Icindeki sevginin de azalmasi. Bir nevi duyarsizlasma. Robotlasma. Yazik...

Sanirim Fuat dondukten sonra frenden ayagimi hizla cekiverince, yavrulamis bir kus gorunce sevincten taklalar atan, arkadasinin tirnagi kirilsa honkurerek aglayan, sarkilarda masalarin ustunde danseden ya da hemen bir raki koyup 'seviyorum ulan' diye kadehi masalara vuran bir insana donusecegim. Ya da kullanilmayan organlarin kuculmesi lanetine ugramissam hayatimi bir robot olarak surdurecegim.

Hepsine raziyim. Kardesim gelsin artik...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Tüm bunların bu donemde yasanmasi gayet dogal bence. Senin gucune, sabrina, basetme sekline hayranim ve buyuk saygi duyuyorum. Dualarimiz hep kardesinle. Az kaldi, bir gun geriye baktiginda tum bu yazdiklarin sana yabanci gelecek. Bundan eminim.