24 Mayıs 2011 Salı

Neresi sıla bana neresi gurbet

Havalar ısındı. Dışarı çıkamayacağımız kadar. 4 gun sonra kuzeye göçmüş olacağız. Sonbahara kadar. Son haftaların hüznü, heyecanı ve burukluğu... Bazı insanların karakteri uygundur yurtdışında yaşamaya, ben onlardan değilim! Gezmeyi severim, yenilikleri severim, kolay adapte olurum (takım çalışmasına yatkınım falan diye devam edip cv'ye mi dönüştürsem) ama hep bir hasret çeken halim vardır. Dolmuşa bindiğimde bile hüzünlenirim. Nerede olursam olayım asıl özlediğim yer başka bir yerdir. Geçmişten anlar, kişiler, yerler pırt diye konuverirler bir anda yüreğime. Nerden çıktı diyemeden başlarım özlemeye.

Dubai'ye bile bağlandım gibi bu sürede. Aslında Dubai'ye değil ama buradaki insanlara, bazı mekanlara bağlandım işte elimde değil. Bir de Erol bizsiz kalacak diye hüzünleniyorum. Poyraz'ın oyuncaklarına bakıp, Erol biz yokken bunları görünce kötü olacak diye düşünüyorum, gözlerim doluyor. Poyraz arasira gorse de babasından ayrı olacak diye üzülüyorum. Özellikle de bu aralar uyurken babasının göğsünü tercih ettiğini düşününce. Sonra 'e beni niye kimse düşünmüyor' diyorum kendime. Ben de özleyeceğim kocamı. 'E gitme' diyeceksiniz ama orayı da özledim. 8 aydır gitmedik. Hayatımda hiç bu kadar uzun ayrı kalmamıştım yakınlarımdan, 'evim'den. Evim, neresi?

Şikayet için yazmıyorum bunları. Fuat'la olan ayrılığımızı saymazsak şükürler olsun ki iyi sebeplerle ayrılıklar bunlar. Burada da güzel bir hayatımız var. Lüks aslında bu özlemler. Ama böyle hissediyorum işte.

Neyse işin duygusal yanını bir yana bırakıp, neydik ne olduk listesi yapayım dedim. Ne oldum dememeli ne olacağım demeli demezseniz tabi... Neler değişti, neler aynı kaldı...

Değişenler

Poyraz:
- geldiğimizde keldi, şimdi çok tatlı saçları var, hatta kestirsek mi diye düşünüyoruz.





- geldiğimizde yürüyemiyordu ve bir ara hiç yürüyemeyecek gibi gelmeye başlamıştı şimdi bazen hiç durmayacak gibi geliyor.


- geldiğimizde kelimelerini listeleyebiliyorduk. Şimdi muhabbetine doyum olmuyor, bir de ingilizce kattı hayatına bolca.

susmayan ve durmayan Poyraz








- azıcık dişi vardı şimdi bir sürü
- geldiğimizde bebekti şimdi daha çok çocuk. çok büyüdü, çok değişti, çok akıllandı. konuşarak anlaşabiliyoruz ki bu bence muhteşem bir level (önemli olan onun konuşması değil bizi anlayabilmesi) insan oldu artık, minik tatlı bir insan.
- epilepsi ile ilgili belirsizlik içindeydik. hala öyleyiz biraz ama çok daha iyi bir noktadayız. ilaçları iyice azaldı ve umuyoruz ki bitecek.
- okul kavramı girdi haytaımıza. 2011 Eylül için kreşkaydı yapıldı bile, 2012 için de okullar geziliyor!

Başka şeyler
- Saçlarım kısa ve çok kötüydü, şimdi daha uzun ve çok kötü ama en azından toplayabilyorum
- biraz kilo aldım
- Arkadaş edinebilir miyiz, insanları sever miyiz derken görmeyince özlediğimiz arkadaşlarımız, dostlarımız oldu. İsrail'de evimizin mutfağının penceresinden karşıdaki eve gelen misafirleri seyreder bir gün biz de dostlarımızla kalabalık yemekler yiyeceğiz diye hayal kurardık. Onu bol bol yaşıyoruz burada.
- geldiğimizde herşeyi açık renk olan ferah bir ev hayal ediyordum. evimiz öyle ve şu anda koyu renk eşyaları olan daha kompakt bir ev hayal ediyorum.
- birkaç yeni kitap okudum (çok değil, nurturia sağolsun), yeni müzik pek keşfetmedim (depresyonum sağolsun), Sopranos dizisine başladık ama henüz bitiremedik
- 2 yıl dolunca kesin döneriz diye geldik ama acaba biraz daha kalır mıyız diye sorgular olduk. Ülkeyi sevdiğimizden değil ama bazı kolaylıklarının Poyraz açısından avantajlı olacağını düşündüğümüzden
- bloğa buraya gelir gelmez başlamıştım, çok daha faza yazacağımı düşünüyordum. olmadı. iyi hissetmiyordum kendimi, sürekli depresif yazmak istemedim. bir konu dışında herşey önemsiz geliyor, o konuda da sürekli yazmak istemiyorum.


Değişmeyenler
Poyraz
- Çok tatlıydı hala çok tatlı (tabi ki çok objektifim!)
- Memeye çok düşkündü hala çok düşkün
- Annesine (ben değil miyim o, niye başka biri gibi yazıyorsam) çok düşkündü hala çok düşkün

Başka Şeyler
- Fuat! Hala orada. Buna hiç ihtimal vermiyorduk. Yazın İstanbul'a gittiğimde elbette o da orada olacaktı, hep bunun hayalini kuruyordum. Sırf o yüzden hiç gidesim olmuyor bazen İstanbul'a. Biliyorum zor olacak. Çok zor.
- Memleketteki dostlukların değişmeden bizi beklediğini umuyoruz elbet (biz geliyoruz diye e-posta attığımda cevap yazmayan dostlar çok meşguller, biliyorum tek sebebi o!)

Bilanço çıkarınca hayatımızın ne kadar az unsurdan oluştuğunu gördüm. Poyraz da olmasa da yanmışız!

Unsur az olabilir ama hayal çok. Hazırlıklara başlamadan önce dua:

- valize 1 kere giyeceğim ya da hiç giymeceğim şeyleri koymayacak sağduyu
- turkiye'de hayalini kurmakta olduğum yiyeceklere saldırıp yazı 4 beden büyümüş olarak tamamlamamam için irade
- annemle kavga etmemem için iyi huy (hem anneme hem bana!)
- arkadaşlarıma da bana da birbirimizle görüşmemiz için vakit
- arkadaşlarımla görüştüğümde muhabbet edebilmem için Poyraz'a iyi huy ya da vakitli uykular
- çok sıcak olmayan havalar
- çok kalabalık olmayan sokaklar
- çok yoğun olmayan trafikler

ihsan et yalebbim.

Bunlar işin eğlenceli yönleri, gerçek dualarım, asıl onlar herşeyi belirleyecek...




5 yorum:

Gulcin dedi ki...

Banu oyle iyi anliyorum ki seni cunku ayni seyleri ben de yasiyorum. hem evimi(?) cok ozluyorum hem de donersem buralari cok ozleyecegimi de biliyorum. bazen sirf ozleyecegimi bildigim icin daha cok seviyorum bazi syleri. garip melankolik bir durum. gecen gun esime keske imzirden hic cikmasaydim sadece orayi bilseydim o zaman hic tercih yapmak zorunda kalmazdim dedim. Oyle gercekten oyle hissediyorum. kaldigimiz her evde bir parcam kaliyor sanki ustelik ben senden farkli olarak cabuk alaisamiyorum da gittigim yere bir de alissam demek ki.

gecen aksam da sizden bahsettim esime daha dogrusu kardesinden. malum voizyona giren filmi izledik ve dedim keske gercek hayatta da komik olsalar gulebilsek onlara. Ama olmuyor. Tum iyi dileklerim sizinle. Umarim yazi ailece kalabalik bir sofra basinda tatsiz anilari geride birakmis o gunden kalan kardesinle gelecek umariz cok guzel hikayelere gulerek gecirisiniz.

Bir de Poyraz cok cok cok tatli! masallah ona.


Iyi tatiller!

Banu Özçelik dedi ki...

Gulcin, bir noktadan sonra tam vatansiz/evsiz olunuyor galiba. Dubai oyle bir ulke ki burayi evin gibi gormene de tam olrak izin vermiyor. Somut verilere bakarsak vatandaslik bile alamiyorsun. Herseyde herkeste gecicilik hissi ama kalici da olabiliyorsun! Hollanda'ya baglanmak cok daha kolay eminim.
Izmir'den hic cikmamis olmak! Ne kadar baska bir hayat olurdu. Bakalim Poyraz vatansiz mi buyuyecek.
Korsanlar konusuna gelince: bugun bir okulun kresini ziyaret ettim. Sinifa bir girdik heryer korsan resimleri vb ile dolu. Konu oymus, tum sinif sevimli korsanlar ve gemilerle dolu! Nasil olup da bir grup katil cocuk materyallerinde bu kadar yaygin kullaniliyor olabilir diye isyan ediyorum bazen! Ama sonra da onlar baska birsey diye kendimi ikna etmeye calisiyorum.
Poyraz'la ilgili guzel sozlerin icin de cok tesekkurler :)))
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Banu,

Barcelonada yasadigim evlerden birinin asansor kenarina adimi kazimistim, yazini okuyunca o geldi aklima. Sehirleri terkederken hep tatli bir kiskanclik olur bende. Bensiz de pekala yoluna devam edecek o kent diye, ama bilirim beni de hatirlayacak hep, o yuzden hic kizgin kalamam. Istanbul sen geldin diye sevindi eminim, burasi da donmeni bekliyor.

Berbat bir sicak var burda,
biz sizi simdiden ozledik. Iyi vakit gecirin, temiz havanin tadini cikarin oglusunla beraber. Umutlarini taze tut, her gecenin bir sabahi var, ben kendimden biliyorum.

Ciglik bocugu omerin catlak annesi

PINAR dedi ki...

Cok yakısıklı oldu bu cocuk;) gerısını bosver:) optuk sizi biz aynıyız:)

Banu Özçelik dedi ki...

Omerin catlak annesi :))) Ne guzel yazmissin, tekrar tekrar okudum. Sagol.
Pinar, hala begeniyorsun ya oglumu, minnettarim. Gerci son gorustugumuzde iyi modundaydi sanki. Siz ayni kalin, tu tu tu masallah.