17 Kasım 2010 Çarşamba

İsrail'den Dubai'ye taşınmak demek....

İsrail'den Dubai'ye taşınmak demek
- Dubai'ye gelmeden önce kıyafetlerdeki ibranice etiketleri kesmek, özellikle bebeğinin üstünde unutulmuş bir etikete dışarıda rastlarsan elinde sigarayla babana yakalanmış gibi bir paniğe kapılmak demek,
- Bebeğinin çok sevdiğin için atmaya kıyamadığın İsrail üretimli organik güneş kremini gizli köşelerde sürmek demek,
- Birisi 'Dubai'den önce hiç yurtdışında yaşadınız mı?' diye sorduğunda, önce soran kişinin ülkesi, dini ve radikallik seviyesini tahmin etmeye çalışmak sonra yine bir ajan çevikliğiyle etrafta sizi duyabilecek olanları analiz etmek ve ancak ortam uygunsa İsrail'deydik bilgisini vermek, yoksa burası ilk yurtdışımız diye yalan söylemek demek,
- İsrail menşeli CD (The Jews diye rock grubu olur mu ama ya) ve DVD lerin İsrail'de kalması demek,
- Ah daha acısı Poyraz'la okumaktan (resimleri anlatmak) çok çok zevk aldığımız ama biraz özlesin diye Türkiye'ye götürmediğim, İbranice yazılar olan çocuk kitaplarının, biz yokken eşyaları toplayan taşıma firmasının uyarısıyla İsrail'de kalması demek, (yazılarını anlayamadıysam da resimleri hala gözümün önünde ve hatırladıkça içim cız ediyor)
- İsrail'den uzun zaman önce yola çıkan eşyalarımızın, direkt buraya gelemediklerinden, önce Rotterdam'a uğrayıp gelecek olması ve bu sebeple tencerelerimiz, rondo vb aletlerimiz, havlularımız, kitaplarımız, CDlerimiz, kıyafetlerimiz ve daha neler neler olmadan en az 1 ay daha geçirecek olmamız demek...

Nedir bu kardeşim ya! Dünyanın bütün karmaşası bizim hayatımızı etkiler oldu. Avrupa, Amerika Afrika'yı sömürüyor diye korsanlar kardeşimin gemisini kaçırıyor; Arap ülkeleri ve İsrail sürekli bir düşmanlık halinde diye eşyalarımız 80 günde devr-i alem yaparak geliyor.

Eminim Obamaların kişisel hayatı bile dünyada olup bitenden bu kadar etkilenmiyordur. Jack Bauer gibi olduk arabasını satayım. (küfür hele de kadını aşağılayanı olmaz öyle blog yazısında)

Dünyanın derdi seni mi gerdi denir ya, gerdi beni valla. GERDİ!

Şundan korkuyorum, küresel ısınma nedeniyle Kuzey Buz Denizinin suları taşmaya başladığında bir yol bulup ilk bizim evi basacak bence. Hatta o da yetmez, sularla gelen bir kutup ayısı kafama da bir şaplak indirecek, 'ne hale getirdiniz layn dünyayı' diye!

Lütfen arkadaşlar, hep beraber KÜRESEL ISINMAYA DUR diyelim. Korkuyorum!

11 yorum:

k.i.s.d. dedi ki...

:) Kıyamam yaaa ! :)

Gulcin dedi ki...

bu kadar trajik bir durum bu kadar guzel anlatilir :)

Soylemek istemezdim ama Rotterdam limani da her an sular altinda kalabilir. Ama ben goz kulak olmaya calisirim esyalar gidenen kadar :)

PINAR dedi ki...

Ahh canim sen cok yasa emi!!:)) sen gerilme gelin ben size ellerimle kahvalti hazirlayacagim onumuzdeki cuma(yarin degil malesef). ben de sikintidan mutfaga sarmis vaziyetteyim Allah sonumu hayir etsin! optum Poyrazcigin lokum yanaklarindan...

Banu Özçelik dedi ki...

e ben yanıt yazdım sanıyordum, sadece aklımda yazmışım. şaşkın blogger.
k.is.d.: gulelim diye yazdım ya, sefkatlenme :)
gulcin: tesekkur ederim. :) rotterdam durumunu biliyorum, kuzenim de orda, el birliğiyle kurtarırsınız bizim eşyaları artık bi durum olursa. :)
pinar: mutfak ilac gibidir bazen. kahvalti icin arayacagim seni :)

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

filler tepişirken çimenler eziliyor işte
hem de olayla hiç alakası olmayan çimen yavruları bile arada kaynıyor

Hilal dedi ki...

kitaplara üzüldüm bak şimdi... yahu bırakın yakasını dünyanın, herkes istediği gibi yaşasın. bir kutuplaşma, bir zıtlaşma gidiyor, sonumuz hayrola... harika yazmıisın... sevgiyle...

Banu Özçelik dedi ki...

hülya, güzel söylemişsin. tabi bizimki ezilmek bile değil çimenlerin genel halini düşününce ama...

hilal, teşekkürler. gerçekten bireysel pencereden bakınca ne kadar saçma sapan herşey, oysa ne kadar doğalmış gibi yaşanıyor üstelik bunu yaratanlar da tekil olmasa da bireyler, insanlar.

PINAR dedi ki...

Banu tembellik yapma da yeni post yap, hergun bakiyorum birsey yok. insani alistirip sonra birakan blogculardan hic hoslanmiyorum bilesin:) poyrazi cok ozledim, opuyorum sizi.

larcencielblog dedi ki...

Ay yine çatlayacağım gülmekten Banu!

Hayır, sana gülmekten haline üzülemiyorum... arada yine kaynıyorsun!

En kısa sürede dünyada herşeyin yoluna girmesi dileğiyle!

Banu Özçelik dedi ki...

heey, Başak'ı güldürdüm yine. :))

Pınar, Dora 16 aylıkken soracağım sana boş vaktin var mı diye :)

Adsız dedi ki...

ben bayagi biriktirip okudum bu akşam. o kadar tatli ve icten yazmana gene bayildim:))poyraz fotolarda cok tatli, nasıl desem tweety gibi.hem afacan hem mahcup bir hali var. kendimi o cicekli koltuga atmak icin sabırsızlanıyorum...gulsum