Fuat'ın kurtulmasını bekliyorum en çok. Diğer önemsiz beklemeler için gerekli azıcık gücü bile tüketen bu bekleyiş sanırım. En azından kurtulması yolunda bir adım atılmasını, tünelin ucunda bir ışığın görünmesini. Şirketin para bulup bulmayacağının belli olacağı günü, Fuat'ın beni arayacağı günü (geçenlerde gözümü karartım ben aradım, korsan amca sorry daha dün konuştun dedi izin vermedi. Bir Somalili korsan tarafından sorry denmiş bir kişiyim ben )
Erol yine gitti. Onun dönmesini bekliyorum. Tek başıma çok zorlanıyorum. Çok.
Poyraz nezle oldu. O iyileşsin diye bekliyorum. (hasta olunca çekilmez olan tek çocuk Poyraz mı?)
Evimize taşınmayı bekliyorum. Çok bunaldık bu etrafı hep gökdelenlerle çevrili otelden. Evimize taşınmak, bunalınca bahçeye çıkıvermek, o da kesmezse parka gidivermek... Poyraz'ın adam gibi bir yatakta yatması.Yerleşik olmak.
Bir yardımcı bulmayı bekliyorum. 2 kere buldum, onların başlamasını beklerken ikisinde de pürüz çıktı (pürüz dediğim resmen sattılar beni, Filipinlerin havasına parasına kızına güven olmazmış!!)
Poyraz'ın yürümeye başlayacak cesareti bulmasını bekliyorum. Biraz daha bağımsız olmasını. Tek elle iş yapma uzmanı oldum. Her an ya kucağımda ya elimden tutmuş kendi hayatını yaşıyor. Beni kullanıyor resmen. Elimden tutup yürürken kendisinin yürüdüğünden o kadar emin ki benle kovalamaca bile oynayabileceğini düşünüyor. Evet, bunu yapıyor. Eleleyken benden kaçıp bu durumdan inanılmaz eğleniyor. Gülsem ağlasam mı şaşırdım!
Bugünler geçsin diye bekleyip duruyorum. Oysa yarının bugünden iyi olacağını kim nereden biliyor ki. Geçmişte de oldu hep gelecek aydınlık günleri beklediğim, her zaman daha iyi mi oldu herşey. Hayat bu, bir öyle bir böyle.
1-2 hafta önce dişinin verdiği huzursuzluk geçsin diye bekliyorduk. Öyle bir huzursuzluk ki yüzünü güldürmeyen, tabağımdan kaptığı kurabiyeyi yerken bile nedense ağlatan.
Sonra diş rahat bıraktı onu biraz, evde olmadık şeylerle eğlenir, gizli yerlere saklanıp saklanıp sevinir oldu.

Oysa 2 gün önce de hastalandı işte. Bütün gün mızıldanıyor ve emmek istiyor. Emzik
O da geçecek, başka şey başlayacak. Çocuk dediğin böyle büyüyor. Anne dediğin de.
Poyraz'a haksızlık gibi geliyor sürekli gelecek günleri beklemek. O her gününü en iyi şekilde yaşamalı. Ertelenmemeli onun mutluluğu, düzeni, huzuru. Ama yapamıyorum. Oysa o yeni birşeyler görmekten deli gibi zevk alıyor ve herşeyi unutup kendinden geçebiliyor.
Oysa o annesi güler ve onu da eğlendirirse nasıl da güzel gülüyor.
Bazı günler için yaşanmasaydı da olurdu diye düşünüyorum bazen. O kadar zorlandım, o kadar keyifsizdim, olmasa da olurdu. Dün de öyle bir gündü oysa uykudan uyanıp bal gibi tatlı tatlı balığıyla muhabbeti de dün etmedi mi Poyraz! (Son günlerde huzurlu hissettiğim saylı anlardan biriydi, çekmeye doyamamışım, sonuna kadar 'bekle'meseniz de olur. )
Untitled from banu ozcelik on Vimeo.
Poyrazla yürüyüş yaparken binaların arasında, denize geçiş görüp (Burası deniz ülkesi sözde ama deniz kenarları kapalı hep, binalar var. ) hemen bebek arabasını kenarda bırakıp kumsalda yürüyüşümüz de dündü. (tabi ki elele) Deniz kenarına gittik ne güzel. Poyraz ısrarla havuz dedi, ben de kızdım ona, 'havuz böyle güzel kokar mı oğlum, böyle dalga olur mu havuzda, bu sonsuzluk hissi hangi havuzda var, denizin için canlı dolu sen biliyor musun, senin göbek bağın da denizin dibinde, denize havuz deyip delirtme beni' Eh, kızmadım tabi. Ama yumuşak yumuşak söyledim bunları. Denize ayaklarımızı soktuk sonra. Sonra geri döndük yine ana oğul, evimize. Poyraz etrafta yürüyen herkesi durup uzun uzun inceler, etrafta duyduğu tüm konuşmaları taklit ederken (bilmediğim diller konuşabiliyor oğlum), uzaklardan bile bir kahkaha gelse hemen ha ha ha diye onları taklit ederken, o yaşanmasaydı dediğim günün bir kısmı yaşandı. Hiç o anlar olmasa olur muydu!
Poyraz beklemiyor hiç bir şeyi, o büyüyor, gülüyor, ağlıyor, oynuyor. Beklemesin de.
Not: Bu yazıya başladığımda nerdeydim, şimdi nerde! (Murathan Mungan, bu şiire başladığımda nerdeydim, şimdi nerde mısrasından arak) Şu an daha iyiyim ama başlamıştım bu yazıya,zamansızlıktan ancak tamamlayabildim, atmak da istemedim...