tag:blogger.com,1999:blog-15221606621672808482024-03-05T02:30:34.070-08:00Poyraz ve Başka ŞeylerBanu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.comBlogger75125tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-13326022902711302132012-10-03T21:59:00.002-07:002012-10-03T21:59:55.523-07:00Savasi nasil anlatmali?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Dubai hakkinda yazmak istiyorum istiyorum, tembellik ediyorum. Iyi yonleri kotu yonleri falan. Yazsam en sevdigim yonunun, her yerde dunyanin her yerinden insan olmasi ve hep beraber yasanmasi oldugunu yazacaktim. Bir sunu anlatacaktim: Gecenlerde bir grup yeni tanistigimiz arkadasla muhabbet ediyorduk. Yeni tanisilinca konusulan standart konular var burada, onlardan biri de Dubai'nin iyi yonleri kotu yonleri. Biraz once sozettigim iyi yonu onemseyen pek cok kisi var. Bu sekilde dusunen bir arkadas cok guzel bir yorum yapti: Burada buyuyen bir hindistanli ve pakistanli cocuga niye savastiklarini anlatamazsin. Belki gunu gelir ve yine savasin icinde yer alirlar mecburen ama anlamazlar neden savastiklarini.<br />
<br />
Poyraz'in gecen yilki ogretmeni Miss Busra. O kadar cok seviyor ki benim asosyal oglum onu. Keza ben de. Onun da hem Poyraz'i hem bizi sevdigini biliyorum. Miss Busra Suriyeli. Bugun Poyraz'i okuldan almaya gittigimde karsilasip yine sevinecegiz birbirimizi gordugumuze. Sonra 'biz birbirimizle savasa girmek uzereyiz/savastayiz' diyecegiz. Onun kardesi benim kuzenimi oldurmek icin bize bomba falan atiyor olacak, benim amcam da onun en yakin arkadasinin oldugu karargaha en iyi nasil saldiririz diye plan yapiyor olacak. Hani savasi zaten bir gun bir an anladgimdan anlamlandirdigimdan degil ama Miss Busra'yi dusununce 'ne yapiyorsunuz siz ya' diye daha bir sarsmak istiyorum bizi savasa surukleyen tum gucleri.<br />
<br />
Ben Poyraz'a nasil anlatirim Miss Busra'nin ulkesiyle birbirimize saldirdigimizi. Sinifta arkadasina vurdu diye uzun uzun insanlarin canini acitmanin kotu bir sey oldugunu anlattigimiz Poyraz'a. Diger adi Baris olan Poyraz'a.<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-14585617064804587072012-09-20T00:13:00.003-07:002012-09-20T00:13:52.151-07:00Annesel Bir Takim Dusunceler - 2 <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Poyraz Dubai'deki kresine 2 hafta one basladi. Gecen hafta bir gun bir arkadasina vurmus oldugu haberiyle oldukca sasirdim. Iletisim konusunda cesitli beceriksizlikleri olmakla beraber vurmak pek yaptigi bir sey degildir. Bir de gercekten tırsıktır kendisi. Çocuklar yanından geçerken bile carparlarsa diye omuzlarını kaldırıp gözlerini kapatır. Dolayisiyla fiziksel bir catismaya pek girmez. Neyse bir daha olmadi, o gunlukmus derken, 2 gun once sınıfta pek çok çocuga vurmuş, bu yetmezmiş gibi ona 'no' diyen öğretmenine de vurmuş. No dedikçe devam edince de mutsuz sandalyeye oturtulmuş. Ogretmeni 'Guzelce de anlatiyorum ama belki dil probleminden dolayi anlamiyordur, siz de konusur musunuz?' dedi. Konuşmaya çalıştığımda ben de tokadı yedim. Belli ki cok üzülmüştü ama meseleyi gurur yapmış ve o yüzden geri adim atmamak için vurmaya devam etmişti. Oyle ki okuldan geline uyudu, uyandiginda beni tokatlamaya basladi. Kendisinin bu yaptigindan dolayi asiri stresli oldugu cok belliydi.<br />
<br />
Butun annelerin cocugu gibi elbette benim cocugum da cok hassas. :)) Bu olay uzerine dusune dusune bir hal oldum. Neden boyle yapiyor bu cocuk ve ne yapmali?<br />
<br />
- okulda cesitli stres faktorleri: bu yilki kres de gecen yilkiyle ayni ama ogretmeni farkli. Sorunsuz gidiyor ama gecen yilki gibi sevk ve askla degil. En onemlisi gecen yilki gibi ogretmenine hayran degil, en azindan simdilik. Gecen yilki ogretmeni miss busra'yi gordugu an yuzunde gulucukler acar ona binbir sirinlik yapardi. Bu yil duzeyli ve saygili bir iliskiyi koruyor gibi. (oysaki ogretmeni ermeni ve nine dedeleri turkiye'de yasamislar ve biraz turkce biliyor. Poyraz'a turkce 'seni cok seviyorum' diyor. ) bir baska nokta da 2 yas grubunu birlestirmisler ve poyraz su an sinifin hem yas hem boyut olarak en minigi. Zaten erkenci bir cocuk degil tam sinifa abisinin yanina fasulyeden gelmis gibi görünüyor. Bu da onda biraz stres mi yapıyor acaba...<br />
<br />
- 'Hayir'a tepki: 'hayir'a inanilmaz tepkili. Biz de okuduk ya kitaplarda, 'çok az hayır deyin, olumluya çevirerek yönlendirin' gibi. Devirdiğimiz onca kitaptan becerdiğimiz tek şey bu oldu gibi görünüyor şimdilik, o da ters tepti. Oyle ki çok keyifli bir okul gununun ardindan bile 'öğretmenin sana neler dedi bugün?' desek 'no dedi' diyor.Ben evde bana vurduğunda 'elini tutup ona sariliyorum ve 'biliyorum sen de benim canımı acitmak istemiyorsun ve üzülüyorsun bana boyle yaptığın için, sen başkalarının canını acıtmanın çok kötü bir şey olduğunu biliyorsun' tadında konuşmalar yiyorum, bu konuşmayi yaparken bir yandan da dayak yemeye devam ediyorum. Ama biliyorum devamının gelmemesini sağlayacak tek şey bu. Ters tepki verirsem 'bunlar bana sökmez' durumunu ispat için daha fazlasını yapıyor. Acaba kendini kisitlanmis ve dislanmis mi hissetti? Yapayalniz mi kaldi? Ya bu onu okulda daha da yalnizliga ve izole kalmaya iterse zaten sosyallessin diye tum cabamiz...<br />
<br />
- Bildigin simarik cocuk: Eh aslinda hayir denmeyen cocuk biraz da simarik cocuk degil midir? Baskasina vurma deyince vurmazsin kardesim bu kadar basit. simariksan vurmaya devam edersin. Bu kadar basit mi acaba?<br />
<br />
Ben kendi kendime cocugum cok hassas mi yoksa simarik mi, ah cok uzulmus mudur, ogretmeni de ona sarilsa vb dusuncelerle bogusurken o gün amca ve dayı aradi tesadüfen. Onlara da bunu anlattım 'ah işte öğretmeni hayır diyormuş ama poyraz hayir'a tepki duyuyor, ah benim hassas çucugum' falan. Bekliyorum ki onlar da yeğenlerini korusunlar 'hayır' illetinden. Ama amca 'normal hayatta birine vurunca, 'biliyorum aslinda sen vurmak istemiyorsun' demez kimse, 'hayır' denir, birak normal hayatı tecrübe etsin' dedi. Dayı da (dayı bu bloğun en meşhur kişisi aslinda ama artık böyle normal konularda ondan bahsetmek istiyorum sadece, eskiye gönderme bile yapmadan) 'kendini asla hayir denmeyen bir çocuk sanmasın, bırak engellensin biraz' dedi.<br />
<br />
Sonuçta annesel bir takim çıkarımıma gelirsek, ya bütün dünya pedagojik kitaplari okuyup öyle davransın ya da onlar 'normal' davranacaksa biz de normal davranalim (en baştan tabi. artik treni kaçırdık) Kitaplar hem hayata hazirlayin deyip hem boyle son derece idealize davranis bicimleri sunarken acaba celisiyorlar mi kendi iclerinde? Ya da ben simarik bir cocuk yetistirdim kime camur atacagimi bilemiyor muyum?<br />
<br />
<br /></div>
Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-74596983183560506742012-09-19T06:20:00.000-07:002012-09-19T06:20:01.805-07:00Annesel bir takim dusunceler-1<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
artik annesel olmayan dusuncelerim de olmaya basladi, o yuzden bazi dusuncelerimi 'annesel' diye kategorize edebiliyorum :)<br />
<br />
cok onemli seyler degil de, bunlari dusunmustum diye kendi kayitlarimda olsun istedim<br />
<br />
- Onun adina endiselenme!<br />
<br />
Poyraz'in motor becerileri geriden geliyor. (Hatta bununla ilgili 'occupational' terapi alacagiz. Turkcesini butun yaz aradim bulamadim. Sonucta hopla, zipla turu kas, koordinasyon gelistirici etkinlikleri bu isin uzmani bir terapist tarafindan yaptirma isi. Ama 'onun yerine parka goturuvereyimle' olacak bir sey degil. )<br />
Bir AVM'de yuruyen merdivenlerden cikmaktaydik. Poyraz cok seviyor yuruyen merdivenleri. Normalde sabit dururdu. O gun merdivenle beraber o da basamak cikti birkac tane. Yan tarafa tutunuyor ama o kayiyor tabi, zor is. Biraz zorlanir gibi birkac basamagi cikti. Merdiveni cikti, arkasina bakti. Onun yasinda bir cocuk basamaklari pitir pitir cikmaktaydi ve en son basamaktan ceylan gibi sekerek iniverdi bitis cizgisine. Neyse, Poyraz dondu yurudu gitti. Ama benim ana yuregim onun adina yanmaya basladi. 'ah benim oglum, baska cocuklar oyle cikiyor, ben cikamiyorum diye uzuluyor mudur; bu onda asagilik kompleksi yapar mi; yaparsa bu neyle sonuclanir, insanlardan nefret mi eder, seri katil mi olur (yakinlarda 'kevin hakkinda hersey filmi gundemimizdeydi de) ben annesi olarak ona nasil yaklasmaliyim, ah acimazsiz hayat' Ben bu dusuncelerin agirligi altinda cokmusken bir ust kata cikan merdivenin basina geldik. Tekrar yukari cikacagiz. Bir baktim biraz once bir seri katil adayi olmus oglum aynen o cocuk gibi cikti merdivenleri, sonunda da benzer bir afilli inis yapti. sonra donup 'ben de yaptim. insanlar oyle cikiyordu, ben de oyle ciktim' dedi. valla oglum ne diyeyim sana, katliamdan kurtulan canlara mi sevineyim, senin de cikabildigine mi, hayatin sandigim kadar karmasik olmadigina mi bilemedim... Ona cool bir sekilde 'aa evet cok guzel ciktin' dedim ama gelecegimizi kurtarmanin sevinci icindeydim.<br />
<br />
Daha baska annesel dusunceler de vardi yazacagim ama dusuncelerimin musebbibi uyandi, ama artik su suskulugu kirayim diye bunu yayinliyorum...<br />
<br />
Devam edecegim. Dusunmeye de yazmaya da :)<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-14739082195191166402012-07-11T04:50:00.000-07:002012-07-11T04:51:49.916-07:00bir dugun ve bir sabit fikir'in dusundurdukleri<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Dun gece bir dugundeydim. Istanbul'a 22 haziran'da geldik, gelmeden once bir sure de geldigimden beri de calisma hayatimdakine yakin bir yogunlukta yasiyorum. Dunyanin en mesgul ev kadini derdim bir dostuma, bu ara ben de oyleyim. Dun geceki dugun de aklimdaki onemli ve zevkli 'to do'lardandi. 'Damat', bir zamanlar tiyatro kursu aldigim Studyo Oyunculari'ndan cok sevdigim bir arkadasim. Bizim masa da yine o grubumuzdan olusuyordu. Uzun zamandir gormemistim bu kadar sevdigim insanlari. Uzun zamandir boyle ne kadar rezil gorundugume aldirmadan ceylan gibi oradan oraya sekerek dansetmemistim. Uzun zamandir sarhosluga boyle yaklasmamistim. Cok iyi geldi. Muhabbetler de cok iyi geldi. Eski bendim dugundeki konuk. Eski gunlerden bahsettik. Degisen ve degismeyen hayatlarimizdan. Sehir tiyatrolarinda oyunculuk yapan arkadasimdan uzaktan ve hafiften takip ettigim devlet-tiyatro iliskisindeki kirilmalar hakkinda bilgi aldim. Devletin sanati fonlamasi, sanatin ozerkligini bozacagindan sakincalidir derdi Sahika Tekand (ve tabi baska kisiler de). Ancak ozellikle gelismekte olan ulkelerde sanatin devlet tarafindan fonlanmazsa zayiflamaya mahkum oldugunu konustuk. Devlet ve sehir tiyatrolarinin devlet icin kucuk ama herhangi bir ozel tesebbus icin goze almaya degmeyecek buyuklukte bir gider kapisi oldugundan. Peki devlet karisiyor muydu, mudahale ediyor muydu dedim. Simdiye kadar sinirli minik seyler varmis ancak yeni cikan duzenlemeler ile yoneticilerin hic birinin sanatci olma zorunlulugu kalmamis. Tamamen burokrat kisiler sanati 'yonetiyor' olacak. Ya da devlet tamamen cekilecek. Her halukarda tatsiz seyler planlaniyor. Tepki gostermek lazim. Buna da...<br />
<br />
Dugunden gec saatte ve sarhosca eve dondugumde keyfim cok yerindeydi ama ne olacak bu Banu'nun hali triplerinde de bocalamaktaydim. Neyse ki pek uyanik kalamadim da bogulmadim o denizlerde ama sabah 'Bir sey yapmali' diye uyandim. Devrim degil. Poyraz bir devrimdi benim icin. Simdi o devrimle yasarken kendimi yeniden hatirlamaliyim. Onu cok seviyorum. Asiri sevme hastaligindan muzdarip bir insan olarak bunu soylememe sanirim gerek yok, elbette onu yuregimi catlatacak kadar seviyorum ama beni cok da zorluyor be. Huysuzlugu artik psikiyatrist tescilli. Bitmeyen sorularim icin iyi bir psikiyatriste de goturduk onu, otizmle ilgili birsey yok ama biraz huysuz galiba dedi o sirada tepemizde (gercekten tepemizde) ciyaklamakta olan poyraz icin koydugu teshis buydu. Sevindik sevinmesine de bu huysuzluk ne olacak. Ya da bizi endiselendiren diger noktalar. Bu hafta sonu yine Bertacigimizi ziyaret edecegiz bakalim. Neyse, hal boyle olunca biraz da yurt disinda yasamanin etkisiyle ben gercekten cok fena kayboldum. Ozumuz bozulmasin, bulusuruz kendimizle bir yerde ama nerede ne zaman ve daha onemlisi nasil, bunun cevabini bulamiyorum.<br />
<br />
Ama iste dun aksam dugunde kendimle beraberdim. Bu sabah da Poyraz'i krese biraktiktan sonra en canim dostumu ziyarete gittim isyerinde. Sonra ciktim market alisverisi. Inkilap kitabevini de var Atasehir'deki migros'un icinde. Digerlerini bilmiyorum ama bu Inkilap Kitabevi'ni cok seviyorum ben. Cok satanlar disindaki kitaplar hakkinda soyleyecek sozu olmayan calisanlarin oldugu kitapcilardan degil (bakiniz D&R) Her ne kadar bir supermarketin binasinin icinde yer alan zincir bir kitapci ise de kitapciya gitmisim hissini yaratiyor bende. Bugun bir uykusuz, bir sabit fikir dergisi alip cikacaktim. Sabit fikir'in barkodunda bir sorun varmis, satisi yapamadi. Suracikta oturup cay icerken okusam sonra getirsem olur mu dedim. Ne guzel bu soruna 'tabi ki' cevabini almak. Cayimi icerken dergide tanitilan kitaplardan bazilarini almak zorunda hissettim kendimi! Oysa yeni bir suru kitap almistim ama bunlar da beni cok heyecanlandirdi. Iste yeni 'arzu nesnelerim'<br />
<br />
- Murathan Mungan'in sectikleriyle - Bir Dersim Hikayesi<br />
- Gary Shteyngart - Super Acikli Gercek Bir ask Hikayesi<br />
- Chuck Palahniuk - Pigme<br />
<br />
Bu sonuncusunu okumustu odemeyi benden alan arkadas. Uzerinde biraz konustuk. Cok dogal, oylesine muhabbet eder gibi. Gulerek falan. O bile iyi geldi. Yine ben oradaydim. Turkiye'de olmanin bu yonunu seviyorum. Dubai'de dunyanin dort bir yerinden cesit cesit insan var ama buradaki kadar cesitlilik yok sanki. Ya da hepimiz ekmek parasi icin geldigimiz (kimi gercekten ekmek, kimi de yatlar katlar tabi) yapay ve yuzeysel bir sehirde yasarken anlik karsilasmalarda ayni yapayligi koruma egilimi gosteriyoruz ve bir Dubaili prototipi yaratiyoruz sanirim. Kibar, saygili, guleryuzlu falan filan... Insan ozellikle Istanbul'da surekli birilerine kufretmek ve birilerine sarilmak arasinda gidip geliyor.<br />
<br />
Dugun ve alkolden mutevellit uykusuzum. Ama anlatmak istedim bunlari. Sadece poyraz disinda seyler yaparken 'ben' varmisim gibi dusunmek Poyraz'a da bana da haksizlik aslinda. 'Ben' olarak Poyraz'a annelik yapmayi becermem lazim. Annelik halimi gozden gecirmem belki de. Umarim hayat buna izin verir....<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-76109060334059204962012-05-13T03:42:00.002-07:002012-05-13T03:42:52.473-07:00Iste delilik belgesi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Annelik bir tur delilik, cok soylenir. Hadi canim, ne alakasi var diyenlere iste belgesi:<br />
<br />
*<u>Tarih</u>: 17 Temmuz 2009 (Poyraz 11 gunluk)<br />
*<u>Belgeyi duzenleyen:</u> 11 gunluk bir bebegin annesi<br />
*<u>Bu ve benzer belgelerin duzenlenme periyod ve suresi:</u> Her gun, surekli ve 3.5 ay boyunca.<br />
*<u>Dokuman hakkinda detayli bilgi: </u>Ilk satirda yazili olan '1'de uyandi' ile kast edilen gece 1. Ilk hafta kilo almadigi tespit edilen bir bebegi 24 saat zorla beslemeye calisan ve gecenin bilmem kacinda memede gecirilen dakikalari hesaplayan, sut sagan, onu kasikla vermeye calisip kasikla aldigi ml yi takip eden ve sonra bunlarin toplamini da her bir seans icin hesaplayip yanlarina not alan, cisini kakasini temizlemekle kalmayip surekli isaretleyen bir annenin notlari. Bu notlar 3.5. aya dogru, az emdi, cok emdi gibi daha genel ifadelere dogru evrilmekle beraber 'etkili emdi' gibi cesitli tanimlamalara da rastlaniyor.<br />
Bu annenin ruh sagligindan ayrica da anneler gununu kutlayan bir kisi olmadigi halde firsattan istifade araya annelikle ilgili bir yazi kaktiriyor oldugundan suphelenilmektedir.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyYCyaqQk5pUInny83jz-UBe5RJgaqw-7wgzRONookRF-cVc6rXW8BIY5HMbJOoG88OqJ6iAsci6UbArmwIAlvr06wQ87ObLHJdpHPMKCXdWAdCPdwEO3onEVM0f7otG9ewFIGCz_mCTxL/s1600/IMG_2770.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyYCyaqQk5pUInny83jz-UBe5RJgaqw-7wgzRONookRF-cVc6rXW8BIY5HMbJOoG88OqJ6iAsci6UbArmwIAlvr06wQ87ObLHJdpHPMKCXdWAdCPdwEO3onEVM0f7otG9ewFIGCz_mCTxL/s400/IMG_2770.jpg" width="298" /></a></div>
<br />
<br /></div>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-23294406527071406792012-05-08T03:29:00.000-07:002012-05-08T03:29:04.613-07:00Dirsegimizle dusmanin gozunu kestik!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Sportif insan olma (peki itiraf edeyim, biraz da daha iyi gorunen insan olma) calismalari kapsaminda pilates'ten farkli olarak biraz terleyip hizli hareket edecegim bir grup calismasi olsun diye 'bodycombat' adinda bir derse katildim bugun. Gulmekten ve nefessizlikten de katildim yer yer. Cok enteresan bir tecrubeydi benim icin.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFXxFbuV-72BH7AH4FNNOi1x32MgMeXHC3YQYVwV1KYK6Ra9W_RauoIC8vl4I6FZvITuLP081smSkKp0pbsg1LQDim1tWL7Gsu3Isi87mT-aGM-TP52FgeTbh5wGU0udRHUqPd-9SjskMH/s1600/BodyCombat.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFXxFbuV-72BH7AH4FNNOi1x32MgMeXHC3YQYVwV1KYK6Ra9W_RauoIC8vl4I6FZvITuLP081smSkKp0pbsg1LQDim1tWL7Gsu3Isi87mT-aGM-TP52FgeTbh5wGU0udRHUqPd-9SjskMH/s320/BodyCombat.jpg" width="225" /></a></div>
<br />
Bodycombat ozetle dovus sporlarinin hareketlerinden yararlanarak olusturulmus bir grup egzersizi. Amac kalori yakmak ve genel olarak kaslari calistirmak, vucut hakimiyeti vb. Bence en onemli fonksiyonu olarak stres atmak sayilmali. Gercekten cok cok yoran ama cok da rahatlatan bir calisma ya da egzersiz artik neyse adi. 1 saat suruyor ben 40. dk.da kalp krizi gecirmekten veya bayilmaktan korkarak birakmayi dusunuyordum ki kickbox hareketlerine gectik. 'Dirsegimizi bicak gibi dusunecegiz, karsidakinin gozunu patlatiyoruz dirsegimizle.' Hadi canim! Gecen yil yapmaliymisim, hayali korsanlara ne guzel saldirirdim. Cok stresli donemlerde, 1 kere katilinmasi mumkun olan benzer bir grup calismasi bulup, bir gun 1 saat ayirip mutlaka deneyin derim. Ciktigimda ruhum ve bedenim oyun hamuru gibiydi.<br />
<br />
Ben kahkahalar atarak yaptim hareketleri. En basta cok komik geldi. Allahtan kalabalikti (bir basket sahasinda yapiliyor) ve cok yuksek muzik vardi da kimse duymadi ama bir ara hoca beni gorup halime guldu. Bir de genel yeteneksizligim ve ilk kez katilmam sonucu sinifla senkron olmakta da zaman zaman zorlandim, icimden geleni yaptim. Asagida linkini verdigim ornek body combat calismasi videosundaki grubun icine, zaman zaman etrafa bos bos yumruklar ve tekmeler savuran ve kahkahalar atan bir kadin koyun. O benim iste :) (bu arada biz cok daha sert ve hizli yapiyorduk hareketle, bunlar hafif danseder havada)<br />
<br />
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=fSikiZWy97s">http://www.youtube.com/watch?v=fSikiZWy97s</a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-4333650160744881862012-05-07T04:26:00.000-07:002012-05-07T04:26:03.034-07:00aydinlik<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Gecenlerde bir sabah uyandiginda sacinin arkasinda bir yer kalkmis havaya. farkinda degil daha o ama beni bir anda 15 yil sonraya goturdu o tatli tutamcik. Genc bir erkek artik oglum. Sabah kalkmis, sacinda bir inatci tutam. Soyleniyor, joleler, sular ugrasiyor. Cok telasli. Hoslandigi kizla bulusacakmis bugun, nereden cikti simdi bu inatci sac. Bense gulumseyerek seyrediyorum bu telasi, bugunu hatirliyorum. 'Ne cabuk buyudu canim oglum' diyorum. Hatta belki 'hih, kurban olsun ogluma o kiz, saci basi yamulmusken bile dunya yakisiklisi o be, aslan parcasi aslaan'. O sirada Poyraz ' anne bakip duracagina birsey yapsana, senden almis saclarim bu huyunu, bir care bul' diye beni azarliyor, silkelenip kendime geliyorum...<br />
<div>
<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikcphvjyx2poNPKamP0fAmwLfdCSI9G5eOglaQ7Z5WYDAro6GYsh5u84Azs1_Ty8uHXX9bRboB4Vu0qdVU2nWPWXRrsvfgWaoC7mg2Sw_rMbfLDD5xQx-f3LN-HL-H3kTA__ylTEpe9oma/s1600/IMG_2746.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikcphvjyx2poNPKamP0fAmwLfdCSI9G5eOglaQ7Z5WYDAro6GYsh5u84Azs1_Ty8uHXX9bRboB4Vu0qdVU2nWPWXRrsvfgWaoC7mg2Sw_rMbfLDD5xQx-f3LN-HL-H3kTA__ylTEpe9oma/s320/IMG_2746.JPG" width="320" /></a></div>
<br /></div>
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: 12px;"><u><br /></u></span></span><br />
<div>
<span class="Apple-style-span" style="color: #454545; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"><br /></span></div>
<div>
<span class="Apple-style-span" style="color: #454545; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px;"><br /></span></div>
<div>
Dubai'ye yaz geldi. 40 dereceleri yasiyoruz artik. Poyraz haftanin 5 gunu krese gidiyor ve cok cok seviyor kresini. Gulucukler atarak giriyor, kikirdiyor yerine oturunca. Masallah. Hic gormeyecegiz saniyordum bu gunleri. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Fuat iyi. Yeni bir hayat kurma mucadelesi icinde. Icsel ve dissal bir mucadele. Aradigimda ulasabilmek ne buyuk lutufmus, her seferinde bunun tarifsiz sevincimi icimde hissediyorum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ben spora basladim. Pilates. Daha hareketli birseyler de katacagim galiba programa. Arizali eklemlere biraz kas destegi lazim. Arada kosu bandinda yarim saat hizli yuruyus de yapiyorum ama ondan cok sIkIlIyorum. Muzik dinlemek kesmiyor bir yandan kitap okuma basarisini gosteriyorum. Bu ara okudugum kitap The Stars My Destination (Alfred Bester) Cok guzel bir bilimkurgu ancak ingilizce oldugundan cok yavas okuyabiliyorum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Game of Thrones yeni sezon gumbur gumbur basladi. Behzat C'ye devam. Arada da film izliyoruz. Dun Carnage'i izledik. (daha once baslamis uyuyakalmistik, filim sucu degil ama) Bir tiyatro oyunundan uyarlama. Filmi sevmenin yaninda surekli o sahneleri kafamda canlandirmaya calistim. Nasil oyuna koymak istedi canim anlatamam. Eski ekip, eski mekanda...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir sonraki yazimin konusu tuvalet egitimini nasil becerdigimiz veya nasil beceremeyip vazgectigimiz olacaktir muhtemelen, cunku cis kokulu gunler yasamaktayiz... :)<br />
<div>
<br /></div>
</div>
</div>
</div>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-4174061587379711842012-04-17T03:32:00.015-07:002012-04-23T03:49:58.304-07:00Sana yenilmeyecegim Brukseeel!Sana yenilmeyecegim Bruksel. Ya da bir dahaki sefere yenilmeyecegim! Bu sefer, usuduk, hasta olduk, vatandaslarin tarafindan hakir gorulduk. Bu ne sogukluk, bu ne kibir anlamadim valla. Siz avrupaliysaniz biz de insaniz, ne yapalim! <br /><br />Luks bir restaurantinizda (belga queen) oglumuza hadi yavrum aaa aa falan diyerek cikinimizdan cikardigimiz biber dolmasini ve yogurdu yedirmis olabiliriz,<br />ayni restaurantta ayni yavrumuz tuvalette musluktan su fiskirtmak suretiyle ustumuzu islatti diye icimize fular tikistirmis olabiliriz, <br />ve yine ayni restaurantta ayni tuvalette, kapi kilitlenmezse tamamen ici gorunen cam olan tuvalette, bu ozelligi kesfedemeyip, 'demek ki buranin olayi buymus' diye, kapiyi kilitlemeden halka acik bir sekilde cisimizi yapmis olabiliriz (valla ben yapmadim, kocam yapti) <br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsRu9UbgXgh6ZyUIIrl9Z5-8vl9E2nLfIQLnSDu5X8TPomjHDdQFRqEnKkP5C1qECKmukv8FgetWrB19blBBeobnabbBVM5EYyNFcrM2D_DPQB0GdQjwDA5qq4nZlh30EO3f0kf0VFbJlP/s1600/IMG_2556.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 239px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsRu9UbgXgh6ZyUIIrl9Z5-8vl9E2nLfIQLnSDu5X8TPomjHDdQFRqEnKkP5C1qECKmukv8FgetWrB19blBBeobnabbBVM5EYyNFcrM2D_DPQB0GdQjwDA5qq4nZlh30EO3f0kf0VFbJlP/s320/IMG_2556.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5734536484198006594" /></a><br /> <span style="font-style:italic;">Soz konusu tuvalet</span><br /><br />ve hatta benim yedigim istiridyelerin fotografini defalarca flas patlata patlata cekmis de olabiliriz (bunu da elbette kocam degil, ben yaptim)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLaVIqiIMVDVuLwTAXzOYlpSi1kICGv1d1nRtegq5GBJP9olaTUsHMSKx7-zAxflcTPNLWpGA7xk_DXcfUtlCZQ206TT4hF8CiVM-BO2M4N-_AlTd139KbKV8uFVCB2eFCwFiFNyAS9VHP/s1600/IMG_7459.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLaVIqiIMVDVuLwTAXzOYlpSi1kICGv1d1nRtegq5GBJP9olaTUsHMSKx7-zAxflcTPNLWpGA7xk_DXcfUtlCZQ206TT4hF8CiVM-BO2M4N-_AlTd139KbKV8uFVCB2eFCwFiFNyAS9VHP/s320/IMG_7459.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5734537520989989922" /></a><br /><br />ama yine de bunlar bizi begenmemeniz icin sebep olmamali!<br /><br />Muzik enstrumanlari muzesine girerken valizden hallice cantami iceri sokmama anlayis gosterdiginiz icin tesekkurler ama ' dikkat edin muzik aletlerine zarar vermesin, ben kameradan bakiyor olacagim' demek de neyin nesi. 'sen bakmasan da ben dikkat ederim' dediginde tesekkur etmen fena degildi ama sonra nereden geldigimi sorup yaniti duyunca gozundeki begenmez ifadeyi saklayamaman hic hos degildi. Biz de intikamimizi muzeyi insanligin en eski enstrumani olan insan sesi ile cinlatarak aldik tabi. Poyraz o kadar uzun ve yuksek sesle belki de sizden intikam almak icin agladi. Oh iyi yapti. Oysa muzenin kafesinde bir garsonunuz Poyraz'in miziltisi kesilsin diye butun misafirpervmezligine ve benim 'vermeyin simdi yemek yiyecek' (cikinimizdan mercimekli bulgur pilavi ve turlu) dememe ragmen sirf sussun diye Poyraz'a zorla kraker vermisti. Gercekten, kraker verip 'sshh' yapmanin bir Turk cocugunu susturacagini mi sandin saf Avrupali kizcagiz, bizim cocuklarimizin tantrumlari Osmanli tokadi gibi gelir, koca muzeyi inletir, oyle ki muzenin orta katlarinda olan dayisi ve annesi babasinin yaninda aglayan yavrunun sesi ustten mi geliyor alttan mi onu bile anlamaz....<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOORmOKu-MD4p2L1Xh5vxQ4yuT54PafUhqVpgFovxXpwGkiJv8TtE-4xlGvdlJjNaae34Gykvjs4qlY4OHtNxK1dMvKDT7G86zvtGDrVbYenQk17nz6YDlCh-AtJFoz6T_VwvhmEmqzZkS/s1600/IMG_2588.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 239px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOORmOKu-MD4p2L1Xh5vxQ4yuT54PafUhqVpgFovxXpwGkiJv8TtE-4xlGvdlJjNaae34Gykvjs4qlY4OHtNxK1dMvKDT7G86zvtGDrVbYenQk17nz6YDlCh-AtJFoz6T_VwvhmEmqzZkS/s320/IMG_2588.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5734538075168175426" /></a><br /> <span style="font-style:italic;">oysa basta, kulaklari takmis enstrumanlarin sesini dinlerken hersey cok iyi gibiydi...</span><br /><br />Eveet dayi dedim. Fuat da geldi Bruksel'e. Hollanda'da kuzenimin yanindaydi. Sonra Bruksel'e bizim yanimiza (biz de Erol'un kuzeninin yanindaydik, hastasiyim kuzenlik muessesesinin) geldi ve 2 gece bizimle kaldi. Pek guzel gezdik. 2 sokak otedeki restauranti yarim saat bulamazken bile kavga etmeyecek kadar iyi anlasiyoruz artik. Ama tatilin en guzel zamani Fuat'i kostura kostura 4 trenine yetistirip istasyonda dogru durust vedalasamadan ayrilip, istasyondan cikinca cok huzunlenip, 'sakin binme o trene, cabuk geri gel' diye onu cagirip 5 trenine kadar gecirdigimiz keyifli 1 saatti. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAs7CXCM4xZGHwIH4kJcpmyLjjRjZ_KqDE9CPlMwpmZ0IMLUuXkZrxKlJ_DTHHy02ehgMrnX9DNrWF_DRmHB_5vlHQOiyWCEi5jX1HpaDBu_1vgOEPzkovggoBTe9e90GHxVMyKguc4IHh/s1600/bruksel.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 250px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAs7CXCM4xZGHwIH4kJcpmyLjjRjZ_KqDE9CPlMwpmZ0IMLUuXkZrxKlJ_DTHHy02ehgMrnX9DNrWF_DRmHB_5vlHQOiyWCEi5jX1HpaDBu_1vgOEPzkovggoBTe9e90GHxVMyKguc4IHh/s400/bruksel.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5734546120927511890" /></a><br /><br />Hava soguktu, insanlar kibirliydi, biz hasta da olduk ama yine de sonunda poyraz'la bir yurtdisi seyahati yapabilmis olmak (uluslararasi bir ucusu keyif amacli yapmak da diyebiliriz), fuat'i gormek, pek tatli kuzenlerimizin evinde kalip pek tatli kizlarini sonunda gorebilmek (gurbet icimizde bir ooook), oyle ya da boyle yeni bir sehir gorebilmek guzeldi. Daha sonra Bruksel'de uzun yillar yasayan arkadaslarimizla konustugumuzda Bruksel'de yabancilara ve ozellikle Turklere karsi genel bir uzaklik oldugunu, kendi iclerine cok kapali bir toplum olduklarini soylediler. Zaten kisisel almamistik ama yine de olay a nlarinda insanin tadini kacirmiyor degil. 'Dubai ne guzel, hic oyle birsey yok' dedik. Biraz daha dusununce, aslinda bize olmadigini, Filipinli, Hintli, Srilankali, Paki olsan cok farkli hissediyor olabilecegini konustuk. Daha kotusu, farkli hissetmiyor olabilir ve/veya maruz kaldiklari kucumseme duygusunu dogal karsiliyor da olabilirler. Kendinle ilgili olmayan sebeplerden dolayi bir begenisizlige maruz kaldiginda buna ofkelenebilmek bile luks mu su 3 gunluk dunyada?Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-61207445723239174542012-03-19T03:34:00.006-07:002012-03-19T04:06:26.541-07:00Normalligin Pesinde 5: Hala pesindeyiz...Poyraz, Berta Hanim'a yaptigimiz ve detaylarini <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2012/03/normalligin-pesinde-4-normal-miyiz.html">surada anlattigim </a>gorusme sirasinda ve sonrasinda Turkiye'de krese gidiyordu. Cok mutluydu. Ogretmenleri ve kresteki pedagog cok olumlu yorumlar yapiyordu genel hali hakkinda, hersey cok iyiydi. <br /><br />Eylul'de Dubai'ye geldik. 3 ay akrabalar ve cumbusun arasindayken bir anda buraya gelince bir tadi kacti zaten. Bir de hayatinin ilk agir gribini yasadi. 1 hafta atesini 39un altina bile zor dusurduk. Igne, antibiyotik, dr ziyaretleri bitmek bilmez ilaclar falan filan. Cok yorgun ve keyifsiz oldu. 1 donem onceden yazdirdigim krese hastaliktan dolayi 1 hafta gecikmeli olarak basladi. Basladiginda atesi dusmustu ancak hala cok yorgun ve keyifsizdi, ilaclari da devam ediyordu. Cok agladi. Krestekiler birak aglasin dediler. Biraz oyle biraz boyle denedik. Bu arada ben kreste agladigi halde ilgilenilmeyen bir cocugu gordugumden cok tedrgin olup 'aman ha cok aglatmayin poyraz'i, cok aglarsa beni arayin, cok stres olmasini istemiyorum. epilepsi mepilepsi' diye her gun uyarilar yaptim. Sonunda annesi ayri dert, oglu ayri dert dediler galiba ve 'poyraz henuz okula hazir degil diye dusunuyoruz, bu donemi sizle katilacagi faaliyetlerle gecirip sonra okula yazdirsaniz daha iyi olur' dediler. Cok uzuldum. Dogruydu soyledikleri. Gereksiz zorluyordum Poyraz'i. Okula hazir olup olmamak farkli bir konu ama o zaman dogru bir zaman degildi. Aglattigim yaklasik bir haftanin izlerini cok zor sildik. Uzun zaman surekli kucagimda gezdi. Tuvalete bile giremez oldum. Bazi anne cocuk aktivitelerine katildik, orada bile kucagimdan zor indi ve benim kulagimde Berta Hanim'in 'otistik cocuklar toplu aktivitelerde, parklarda vb annelerinin kucagindan hic inmezler' benzeri ifadesi kulaklarimda cinladi hep. Mutsuzdum. <br /><br />Ocak ayi icin bir baska krese yazdirdim. Orada 'birkac gun ben yaninda kalacagim ki ogretmene alissin' diye bastan soyledim. Oyle de yaptik. Ogretmenini sevdi. Yalniz birakmaya basladigimda agladi ama aglamadigi anlar da oldu! Kreste cok yogun ilgi gosterdiler, sakinlestirmek icin birebir ilgilenildi hep. Kutuphaneye goturup kitaplar okundu. Cok uzun bir ugras doneminden sonra (arada hastalanip bir sure krese gitmeyip sil bastan yapmak da isleri zorlastirdi) aglamayi birakti. Aglamayi birakmasinin 3. gununde kardesim Fuat'in kurtuldugu haberi geldi (bilmeyenler icin o hikaye blogun her yerinde ama <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2012/02/kardesim-yan-odada-uyurken.html">kurtulusu</a> surada) ve biz Turkiye'ye gidip 1.5 ay kaldik. Oradayken yine krese verdim. Dondugumuzde de buradakine sorunsuz adapte oldu tekrar. <br /><br />Sonucta aslinda bizim icin en onemli sey cocuklarla bir arada olabilmesi. Ancak hala ve daima soru isaretleri var. Soyle ki:<br /><br />- Hala sen ve ben'i ters kullaniyor. Bazen simdiye kadar hic duzeltmemis olmamizin da etkisi oldu diye dusunuyorum. Yanlis oldugunu dusunmesi icin hicbir sey yapmadik. Simdi duzeltince kiziyor. Ama Turkiye doneminde hafif hafif dogru kullanimlara da basladi. Kendisi hala ya 'sen' ya da 'poyraz' ama bize de 'sen' diyor cogunlukla. (bunu verir misin, neredesin vb) <br />- Evet, hayir sorularina hala yanit yok. Bu cok zor birsey ve tadimi kaciriyor. <br />- Bazi sorulara da yanit yok tabi. Bazen duvarla konusuyor gibi oluyoruz.<br />- Cocuklarla grup aktivitelerine katiliyormus, beraber oynuyor, taklit ediyormus kreste ama yine de bir beceriksizlik var o iletisimde, anlatmasi zor ama farkli birsey var. <br />- Ozellikle uyaran az oldugunda ve yorgun oldugunda kendi kendine manasiz ve bazen tekrar eden konusmalar cok fazla yapiyor.<br />- Insanlarla iletisimi de cok basarili degil. Ilgi gosteriyor ama beceremiyor bence. <br /><br />Baba (ki kendisi fazlasiyla iyimser bir kisidir) bir sorun olmadigini dusunuyor. Ogretmenleri de bazen yalniz oynamayi tercih edebiliyor ama tum cocuklar oyle diyorlar. Ama bir sorun oldugunu, ozellikle yasitlariyla karsilastirinca ben gorebiliyorum. Eskiden daha konusmaya yeni basladiginda bile cok daha anlamli diyaloglar kurabiliyorduk, simdi cok kisir bir cercevede diyaloglarimiz. <br /><br />Neyse, anlatmam cok zor. Ama bir seylerin yanlis oldugunu biliyorum. Berta Hanim yaptigimiz Skype gorusmesinde cocuklarla iletisimi nasil kurduguna gore degerlendirelim demisti. Yazin tum bunlarin uzerinden tekrar gececegiz. Bir ismi var mi bu durumun yoksa sadece zamanla gececek bazi davranis bicimleri mi onu degerlendirecegiz ve ona gore aksiyonlari belirleyecegiz. <br /><br />Bir suredir cok mutluydum. Yururken falan arada mutlulukla sekiyordum resmen. Bunun kullanmaya basladigim antidepresan'in da etkisi olabilecegini cunku bu kadar asiri mutlu olmamin garip oldugunu dusunuyordum. Ama birkac gundur Poyraz icine kapandi nedense ve iste benim o mutlulugu azaldi. Demek ki mutlu oldugum icin mutluymusum :) <br /><br />Mutluluk her neyse hayatimizda hep olsun umarim, birazcik gittiginde de ihtimali yakinlarimizda olsun. Normallik, sen de buralarda dursan fena olmaz ama bize teget geciyorsan da ne yapilacaksa yapip yine keyfimizi kacirmayacagiz. <br /><br />Sosyal gelisim bozukluklariii, sana yenilmeyecegiiim!!! :)))Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-45844343719149628302012-03-19T03:06:00.010-07:002012-03-19T03:34:29.877-07:00Normalligin Pesinde 4: rahatlatici bir gorusmeTaa ne zaman baslayip bitirmedigim bugun bitirmeye karar verdim. Aslinda bitmeyecek cunku hala 'sonraki maclara bakacagiz' durumundayiz ama en azindan gunumuze getireyim bir. Poyraz'in sosyal gelisimi ile ilgili sorular ve sorunlarimizi <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-1-otizm-geldiysen.html">surada</a>, <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-2-anlaslmak-ve.html">surada</a>, <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-3-dogru-yerdeyiz.html">surada</a> anlatmistim. <br /><br />Gecen yaza donecek olursak, uzun arayislardan sonra gittigimiz Berta Hanim'in Poyraz'a gorusmesi cok olumlu gecti. Berta Hanim su sebeplerden dolayi Poyraz'in otizm skalasinin herhangi bir yerinde olmadigini dusundugunu soyledi:<br /><br />- muayenehaneye girip Berta Hanim'i gorunce ona hemen gulumsedi, gozlerinin icine bakti. Erol, havayi yumusatmak icin 'hadi danset' dedi (hamamda kadinlar nasil bayilir yavrum modeli bir aileyiz) Poyraz gulerek dansetmeye basladi. <br />- oyuncaklarla oynayisi gayet olmasi gerektigi gibiydi, bizim baslattigimiz oyunlari da devam ettirip katilim gosteriyordu. <br />- iletisim kuruyordu.<br />- bir ara oyun oynanan odadan cikip soyle bir muayenahanede gezinmek istedi kendi kendine. Sonra biraz karanligi gorunce dondu. Hem gezmek istemesi hem karanlik oldugunu gorup donmesi iyi isaretler. <br />- komut aliyor, sorulara yanit veriyor. <br />- yabanci bir yerde olmak<br />yi, odada bir yabancinin olmasini bir tehdit olarak algilamadi bu onda stres yaratmadi, hemen oyuncaklarla oynamaya basladi. <br /><br />Bunlarin sonucunda ozel olarak bir terapiye ihtiyaci oldugu gorusunde olmadigini, cocuklarla daha cok vakit gecirmesinin iyi olacagini soyledi. Bize de evde yapmamiz icin bazi egzersizler verdi. <br /><br />- Sen ve ben'i ters kullaniyordu, duzeltmeyin ama hep vurgularak kullanin ben ve sen ifadelerini dedi. <br />- Ayna onunde sizin yuz ifadesini taklit ettirme oyunu oynayin dedi.<br />- asla test etmeden ama daha cok komutla onu daha cok hayatin icine katin dedi. <br />- Bol bol kart oyunlari oynayin. Karsiliklilik ve ogrenme acisindan cok faydalidir. <br /><br />Ayrica epilepsili cocuklarda ilaca baslama, birakma veya doz degisikligi donemlerinde ayrica nobet oncesi ve sonrasi donemlerde bu sekilde otizm endisesi yaratacak boyutta ice kapanmalar olabilecegini, Poyraz'da yasadigimizin buyuk ihtimalle bu oldugunu soyledi. <br /><br />Izlemeye devam, endiselenmeden yogun bir ilgiyle problemleri cozecegiz. Dubai'deyken de skype, e-posta vb yontemlerle Berta Hanim'a gelismeleri paylasmaya devam edecegiz. <br /><br />Yuzumuz gulerek keyifle ayrildik oradan. <br /><br />O zamandan bu zamana olanlari ayrica yazayim....Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-51440155550071702732012-03-08T02:42:00.008-08:002012-03-08T03:23:19.230-08:00Dunyayi Degistirebilecegine InanmakTurkiye'den donerken Poyraz'in kresindeki 3 ogretmenine ve okulun idari islerine bakan ve Poyraz'in cilgin aglama doneminde bana psikolojik olarak cok guzel destek veren Michelle'e, Ipek Hanim'in Ciftliginden mis kokulu hediyelik sabunlar alip getirdim. Cok hoslarina gitti. Aradan 1-2 hafta gectikten sonra dun Michelle bana bir zarf verdi, agzi kapali. Bir kart var icinde dedi. Poyraz'i almis eve goturuyordum. Sonra bakabildim. Sabun icin tesekkur karti yazmis. Ne kadar hosuna gittigini, kendisini simarttigini falan. O kadar sevdim ki kart yazmasini. Bana tesekkur etmesini falan degil de sozcuklerle yetinmeyip boyle bir incelik de yapmaya ugrasmasini. Yani isin benle ilgili kismini degil, onla ilgili kismini. Hayati guzellestirme motivasyonunu. <br /><br />Boyle kadinlar var. Mesela Dubai'de Pinar diye bir arkadasim var. Evine gitseniz, her santimetrekaresine dokunmustur evinin. Bir sofrasina otursaniz, 5 dk da hazirlaniveren bir sofra ne kadar siirsel gorunur anlarsiniz. Gulsum de oyledir mesela, universite arkadasim. Birak kendi evini benim evimi bile guzellestiriverir gelince. Bize yemege geldiyse ve masayi onunla topluyorsak benim kendi kendime topladigimdan daha temiz ve duzenli oluverir her yer. Pinar'in annesi ve hatta anneannesi de oyleymis, ben tanismadim ama taniyan biri soyledi. Enerji ve yasama motivasyonu dolu. Gulsum'un annesi de oyledir. Guclu ve hayatindaki insanlarin yasamina dokunan bir kadindir. <br /><br />Biraz 'travma sonrasi (stres degil ama) cosku bozuklugu' biraz lustral etkisi galiba cook uzun zamandir ilk kez ben de kendimde o motivasyon ve gucu buluyorum. Bunun kalici olmasini ve bu duygunun Poyraz'a da gecmesini istiyorum. Hayati, dunyayi degistirebilecegine inansin istiyorum. Bu inanc, iyi amaclara hizmet ederse mutlaka mutlaka hayata bir guzellik katar. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKFlCm9rSGFcR38MHAQnBe8UzweolPwoCOrBWYUnByrk56f8OgIW-Y7BzO-9w3ih4sNJO00QQQKef3agbctcmL7q4iegyFnhStCfftcE-bIQzccr6jQt-jEBjnnQyTRUkTYlw9mE5upaDC/s1600/62637.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 250px; height: 190px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKFlCm9rSGFcR38MHAQnBe8UzweolPwoCOrBWYUnByrk56f8OgIW-Y7BzO-9w3ih4sNJO00QQQKef3agbctcmL7q4iegyFnhStCfftcE-bIQzccr6jQt-jEBjnnQyTRUkTYlw9mE5upaDC/s320/62637.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5717484967428484962" /></a><br />Dunyada daha buyuk seyler icin mucadele vermis ve bir arkadasinin mutfagindan cok cok daha buyuk seyleri degistirmis kadinlar da var elbet. Neyse ki var. Herseye butun engellemelere ragmen, kendinde degisim yaratma gucu bulan kadinlar. Dunya erkeklerin dunyasi deniyor bazen. Kesinlikle katilmiyorum. Su an dunyayi erkekler yonetiyor gibi gorunebilir ama bu biz kadinlar buna razi oldugumuz icin. Inancla hareket eden bir kadinin herhangi bir erkekten cok cok daha buyuk seyler yapabilecegine inancim sonsuz. Su an dunyadaki tum cirkinlikler biz kadinlar oyle olmasina goz yumdugumuz icin oyle. Goz yummamaliyiz. Elimiz her nereye uzaniyorsa oradaki cirkinlikleri ortadan kaldirabilecegimizi bilmeliyiz. Bu yemek masamizsa o da olur, onu onemsemiyorsak ne bileyim mahallemizdeki ac kedilerin durumu mesela. Yaptigimizi kucumsememeli ama elimizin aslinda daha otelere de uzanacagini da hep bilmeliyiz. Hic bir sey yapamiyorsak, eger anneysek buna inanan cocuklar yetistirmeliyiz. Biz degistiremezsek bizden sonraki nesil, o olmazsa ayni inanci tasiyan bir sonraki nesil buyuk degisimler yaratacak. Biz dogru tohumlari atmaliyiz. <br /><br />Bunlari dusunup dururken bu sabah okudugum kitapta (Terry Eagleton- Ideoloji - Ayrinti Yayinlari) rastgeldigim su paragraf cok anlamli geldi: <br /><br />'Ideolojik acidan hic kimseye 'su katilmamis bir budala' denemeyeceginin bir kaniti da 'ikinci sinif' diye nitelenen insanlarin aslinda 'ikinci sinif' olmayi ogrenmek zorunda kalmalaridir. Bir kadin ya da somurge tebasi icin, yasamin asagi bir formu olarak tanimlanmak yeterli degildir: ayni zamanda, onlara bu tanimin etkili bir sekilde ogretilmesi ve onlardan bazilarinin bu surec icerisinde parlak mezunlar olarak sivrilmesi gerekir. Insanlarin kendilerini ilkel ve kalin kafali durumuna dusurmede ne kadar kurnaz, becerikli ve zeki oldugunu gormek hayret verici. Bu 'edimsel celiski' kuskusuz, bir anlamda politik umitsizligin kaynaklarindan birisidir; ama ayni zamanda, kosullar uygun oldugunda, hakim duzeni yenilgiye de ugratabilecek bir celiskidir.'Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-81757584752010587952012-03-06T02:17:00.012-08:002012-03-06T03:12:12.349-08:00Kitap Yorumu- Beni Asla Birakma<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggKk-YNYXYb87BReJMjbC_w3Cy9PGuYtzEPV8uqI3soC3Y9pRwJo9a8grgAwfJXLAd00irMMu785rjbrOhxfq7DC81NEvoFbcPsTLai8-6MVCSCM48NiHvGoVQkzU96n536MDN-P7HlXhc/s1600/1255.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 100px; height: 156px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggKk-YNYXYb87BReJMjbC_w3Cy9PGuYtzEPV8uqI3soC3Y9pRwJo9a8grgAwfJXLAd00irMMu785rjbrOhxfq7DC81NEvoFbcPsTLai8-6MVCSCM48NiHvGoVQkzU96n536MDN-P7HlXhc/s320/1255.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5716735666730437058" /></a><br />Uzun zaman once cok sevdigim bir arkadasim hediye etmisti. Huzunlu oldugu icin Fuat dondukten sonra okumayi planladigim kitaplardandi. Adina bakarak, icinde bulundugum ruh halinin de etkisiyle bir geminin ardindan aglayarak mendil sallayan bir kadinin hikayesi gibi geliyordu biraz. Okumadigim iyi olmus, ruhum zaten calkalanirken bu kitabin yarattigi sisli havayi kaldirmam zor olabilirdi ama kitabin konusunun benim dusundugumle ilgisi yokmus. Hatta ismi oyle dusundurse ve icinde ask olsa da bir ask romani degilmis. <br /><br />Kitabin yazari Kazuo Ishiguro. Babasinin isi nedeniyle 5 yasinda Japonya'dan Ingiltere'ye tasinip egitimini orada tamamlayan Japon bir yazar. Bu kitap da yazildigi yil Time dergisi tarafindan ingilizce yazilmis en iyi 100 kitaptan biri secilmis. Daha once ayni yazarin Avunamayanlar kitabini okumus ve onunla ilgili yorumumumu da<a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/02/kitap-yorumu-avunamayanlar.html"> surada yapmistim</a>. <br /><br />1. tekil sahis anlatiyor kitabi. Kathy H. . 12 yildir bakiciyim, biliyorum uzun diyeceksiniz gibi bir girisle basliyor bizle konusmaya. Bakicilik nedir, 'bagiscilar' ile ne kast ediyor, kime bakiyor anlamiyoruz ilk anda. Anlatma kaygisinda degil Kathy. Kendi bugununde durmus, gecmisini aniyor. (onunun bugunu bizimkinde uzun yillar sonra ama kitap bir bilimkurgu havasinda yazilmamis) Zamanda gidip gelerek. Yillar sonra karsilastigi Tommy ve Ruth la beraber egitildikleri Hailsham'i anlatiyor. Hailsham, ogrencilerinin dunyaya tamamen kapali olarak 'gozetmenler' tarafindan egitildikleri, spor ve sanata cok onem verilen, ogrencilerin cok sik araliklarla saglik kontrolunden gectigi bir 'okul'. Okudukca goruyorsun ki Hailsham'daki ogrencilerle ilgili 'ozel' bir durum var, onlari 'ozel' yapan birsey. Ne oldugunu anlatma derdinde degil Kathy. Ya da okulda onlara da yapildigi gibi hersey 'hem anlatiliyor hem anlatilmiyor'. Ama eger sonuca odakli bir okuyucu degilseniz kitaba sizi ceken bunun meraki falan olmuyor. Onlar icin hayat nasil aktiysa o akisi hissettiriyor yazar bence okuyucuya. Ayni bilinc seviyesi, ayni derecede hem herseyi bilir gibi hem hicbir sey bilmez gibi hissetme hali, ayni sekilde akintiya kapilmis suruklenmek ve birsey yapamamak hatta yapmaya calismamak. <br /><br />Kitabi bana oneren arkadasim Hande, olanlara mudahale etmek istegi duydugunu, kaderlerini degistirmelerine yardimci olmak istedigini soyledi. Eksisozlukteki yorumlara baktigimda kitaptan cok film konusulmustu, sanirim film daha bilimkurgu tarzinda yapilmis ve yorumlarin cogu onlari silkeleyip 'kacis'a yoneltmek arzusuyla ilgiliydi. Bende ise hic boyle bir duygu olusmadi. YKY yayinlarindan cikan kitabin arka yazisinda yazildigi sekliyle kitap 'yikima goturecegini bile bile kendi kaderini kabullenenlere odaklanmis'. Ben de onlarla beraber kabullendim okurken, mudahale edilemezdi, edilmemeliydi, onlar gibi suruklendim ben de. Belki de o yuzden bu kadar derin izler birakti icimde. <br /><br />Mutlaka okunmali diyorum. Naif, derin, karakterler cok guzel irdelenmis ve Murat Belge'nin yorumuyla ("Beni Asla Bırakma"da bir anlamda hiç siyaset yok; ama) bir anlamda tepeden tırnağa siyasi. <a href="http://dipnotkitap.net/ROMAN/Beni_Asla_Birakma.htm"> (su adreste Murat Belge'ninki dahil 3 elestiri var aman dikkat Hande Ogut'unki yogun spoiler iceriyor) </a><br /><br />Kazuo Ishiguro <br />Beni Asla Birakma<br />Ceviren Mine Haydaroglu<br />YKY<br />271 sayfaBanu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-64412303395051844242012-02-27T02:15:00.005-08:002012-02-27T02:40:39.653-08:00Hayata DonusUlke tarihimizde ironik olarak 'Hayata Donus Operasyonu' diye anilan kara bir leke vardi, degil mi? Benim konum o degil ama... Benim hayata donusum gercekten hayata donus. Neseye, heyecana, istege donus...<br /><br />2 gun once Dubai'ye donduk Istanbul'dan. Fuat'la gecirdigimiz 1.5 aydan sonra. Dun Erol'a soyledim. 1.5 yildir burada yasiyoruz oysa ben su anda yeni bir ulkede gibiyim. Yeni bir ev. Daha oncekinden farkli hissediyorum herseyi. Tarifi cok zor. Etrafimda bir koza var gibiydi, gri bir koza. Yasamima engel olmuyor, herseyi yapabiliyorum ama o her nefesimde cigerlerime doluyor, dunyaya onun golgesinde bakiyorum, cocuguma sarilirken bile koza da benimle. Artik o yok. Yururken yere daha az agirlik veriyorum sanki. Aldigim nefes daha temiz, sesim daha gur, gozlerim daha iyi goruyor, gercekten gulumsuyorum, insanlari kalbim dolu dolu seviyorum, icim hoplayiveriyor sevdigim birinden iyi haber alinca ya da sadece yumurta tam istedigim kivamda pismis diye. Cok sukur, cok... Daha tam bitmedi. Biraz daha gidecek yolumuz var ama artik beraberiz ve her gun bir oncekinden daha guzel olacak. biliyorum. Tanriya, dostlarima, kardesim icin dua eden, destek olan herkese; beni kozali halimle kabullenen benden bikmayan hayatimdaki tum insanlara. Surekli tesekkur ediyorum icimden...<br /><br /><a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2012/02/kardesim-yan-odada-uyurken.html">Onceki yazimda </a>Fuat'in roportaj verecek modda olmadigini yazmistim ama hep beraber merak ettik onu. Surec ve durum hakkinda bildigim kadariyla birkac seyi yazmak isterim:<br /><br />- Fuat korsanlara ve Somalililere ofkeli degil, hatta sempati duyuyor! Hala asil kurbanin onlar (Afrika insanlari) oldugunu dusunuyor. (gemi daha dogrusu murettabat kacirmanin kotu oldugu gercegini asla reddetmeden) (elime bir korsan gecirirsem yapacaklarim sonucunda aramiz bir sure bozulabilir yani)<br /><br />- Surecin ilk aylar disinda bizim dusundugumuz kadar kotu olmadigini soyluyor. Hatta bizim o kadar korkmus olmamiza sasiriyor. Yemek, su varmis. Fiziksel siddet cok az olmus. Oldurulme tehditlerinin bos oldugunu onlar zaten biliyormus, korsanlar ailelelere oyle soyletiyorlarmis. <br /><br />- Nasil kurtuldular, kim ne yapti bilmiyoruz. Para mi verildi, umit kesildi de mi birakildi, yoksa hukumetler mi yapti bu isi hicbir fikrimiz yok. Tek bildigimiz gemi ele gecirildikten tam 16 ay sonra, 8 Ocak'ta bize ve onlara kurtulduklari bilgisinin gelmesi, ayni gun Gurcu bir kurtarma gemisinin gelip gemideki personeli almasi ve birkac gun suren bir yolculukla Kenya'ya goturulmeleri. Kenya'da Turk ve Gurcu yetkililer onlari bir otele yerlestirmis ve ustlerine bir kat kiyafet almis. Ertesi gun ozel bir ucakla (Gurcu) Istanbul'a getirildiler. <br /><br />Hayata donus. Hem gemidekiler hem aileleri icin. Donulen bu hayat guzel bir hayat olur umarim bu zor donemden sonra...Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-26691064492993879072012-02-12T12:05:00.001-08:002012-02-27T02:10:43.575-08:00Kardesim yan odada uyurken...Geciktim bu yaziyi yazmakta. Haberim olunca hemen yazarim saniyordum ama gorene kadar hep bir terslik olacak diye korktum, gordugumde de yaralari sarmanin sandigimdan daha uzun ve sancili bir surecte oacagini anladim, biraz karisik gunler yasadim/yasadik. <br /><br />Su anda kardesim yan odada uyuyor. Eski cep telefonu numarasini tekrar actirdi. Cep telefonumdan eski numarasini aradigimda telefonu aciyor, mesela kadikoy'deyim 1-2 saate gelirim diyor. Eve karni cok ac geliyor, fasulyenin yaninda pilav yok diye hayal kirikligi yasiyor, hemen pisiriveriyoruz. Poyraz 'dayiii' diyor, guluyorlar, sariliyorlar, oynuyorlar. Dogal hayata dair butun bu seyler bir an durup baktikca icimi sevincle dolduruyor. <br /><br />Cok sukur, binlerce sukur. <br /><br />Aslinda geldiginde onla roportaj yapip yayinlayacaktim, burada bir amerikan filmi edasinda neler olmus bitmis anlatacaktim ama Fuat benim kadar 'medyatik' :) bir kisi degil, hoslanmiyor oyle seylerden. Belki ileride...<br /><br />Bu surecte bana cok insan destek oldu. Kendimin de Fuat'in da ne kadar harika dostlari oldugunu ve aslinda ne kadar sansli oldugumuzu bir kez daha gordum. Hem gemiyi kurtarmak hem bu surecte benim sikintilarimi paylasmak konusunda Nurturia'daki tum arkadaslarim da cok cabaladilar. <br /><br />Simdi erteleyip durdugum bu yaziyi yazma sebebime geldik, Nurturia kadinlari simdi bir baska kisi icin, bir annenin cani icin cabaliyorlar. Sanirim hepiniz duymussunuzdur, duymadiysaniz bilin, duyduysaniz bir kez daha hatirlayip elinizden geleni yapin lutfen. Losemi olan ve oglundan ayrilmaktan cok korkan bir anne var destegimizi bekleyen. Elbette iyilesecek ama bizim de yardimimizla... Detaylar su sitede: h<a href="ttp://gamzeakbas.blogspot.com/">ttp://gamzeakbas.blogspot.com/</a><br /><br /><br />not: bu yaziyi istanbul'dayken yazdim ama yayinlayamadim. artik dubai'deyiz, bunu yayinlayayim bir de daha guncel birseyler yazayim...Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-20911223368129489532011-11-26T00:22:00.001-08:002011-11-26T00:43:24.683-08:00Banyo yapan bir filin hissettirdikleriYazin Ozguranne'yle pek tatli bir sabah kacamaginda kahvemizi yudumlarken anlatmisti arkadasini. Hikayesini, hastaligini ve yapmaya calistiklarini. <br /><br />Nurturia'da asamalari izledik yavas yavas. Bir parmagimizi oynatip katkida bulunabilmis degiliz ama yine de bizim aplikasyonumuz o. Ben ona 'duygulandirici aplikasyon' diyorum. <br /><br />- Genel olarak insanlarin, biraz daha ozel olarak kadinlarin daha ozel olarak annelerin azim ve inancla ne guzel seyler yapabildiklerini gorup hem gurur duyuyor hem de fena halde ozeniyorum. <br />- Hikayenin yazari olan babanin artik hayatta olmadigini bilmek yuregimi fena halde sizlatiyor. Indirip heyecanla izlerken hikayede babanin resmini gorunce nedense gozume birsey kaciverdi aniden... <br />- Poyraz'in hem sevdigi hem de eglendigi birseyin elimdeki telefonun icinde oluvermesi cok hosuma gidiyor. Bir de ille vicdan yapacaksam, hani 'aman da gelisimine katki olmazsa olmaz yalebbim' noktasinda olsam (ki degilim :) ) icindeki oyunlarla el goz koordinasyonu, ince motor, sebep sonuc iliskisi gelistiriyoruz. e zaten hikaye guzel, resimler guzel. Daha ne olsun...<br /><br />Kitap hem ingilizce, hem turkce. Ucretsiz. Iphone, Ipad ve Androidlerde calisiyor. <br /><br />Filin Banyosu'nun hikayesini programcisi Ozguranne'nin dilinden <a href="http://ozguranne.blogspot.com/2011/11/filin-banyosu-elephants-bath.html">suradan okuyabilirsiniz.</a> <br /><br />Siz de hemen indirmek isterseniz:<br /><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Filin Banyosu</span><br /><br /><span style="font-weight:bold;">Hem Türkçe, hem İngilizce uygulama</span><br /><br /><br />iPhone, iPod touch için: <a href="http://itunes.apple.com/tr/app/filin-banyosu/id480530911?mt=8">http://itunes.apple.com/tr/app/filin-banyosu/id480530911?mt=8</a><br />iPad için :<a href="http://itunes.apple.com/tr/app/filin-banyosu-hd/id480534889?mt=8">http://itunes.apple.com/tr/app/filin-banyosu-hd/id480534889?mt=8</a><br /><br />Android :<a href="https://market.android.com/details?id=com.betikus.filinbanyosu">https://market.android.com/details?id=com.betikus.filinbanyosu</a><br /><span style="font-weight:bold;"><br />Elephant's Bath</span><br /><br />iPhone, iPod touch :<a href="http://itunes.apple.com/tr/app/elephants-bath/id482034586?mt=8">http://itunes.apple.com/tr/app/elephants-bath/id482034586?mt=8</a><br /><br />iPad : <a href="">http://itunes.apple.com/tr/app/elephants-bath-hd/id482040393?mt=8</a><br /><br />Facebook: <a href="http://www.facebook.com/ElephantsBath ">http://www.facebook.com/ElephantsBath </a>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-2040591113912342442011-11-24T03:28:00.001-08:002011-11-24T03:28:53.023-08:00Cumhurbaskani'na SorabilmekSomali'de 3 ac turk bloguna yazdim. Onumuzde kucuk de olsa birsey yapabilecegimiz 1-2 gun var. Etkisi olursa, kardesimi getirmese de bir devlet yetkilisini bu konuda konusmak durumunda birakmak iyi gelecek sanirim..<br /><br /><a href="http://somalide3acturk.blogspot.com/2011/11/cumhurbaskanina-sorabilmek.html">http://somalide3acturk.blogspot.com/2011/11/cumhurbaskanina-sorabilmek.html</a>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-26206570473830012372011-11-17T02:27:00.000-08:002011-11-17T02:53:59.002-08:00Mutsuzluktan Kacarken Robota DonusmekHerkesin sikinti ile mucadele yolu farkli. Herkesin farkli cesitlerdeki sikintilarla mucadele yollari da birbirinden farkli elbet. Misal ben, kucuk sikintilarda (mesela Erol 2 gunlugune yurtdisina gidecek olsa) acayip veryansin eder, mizildanir da mizildanirim. Buyuk sikintilarda ise herseyi bastirmaya calisirim. Buyuk bir aciyi kendimi birakip sonuna kadar yasayacak olsam kaldiramayacagimi bilirim, kendimi 'energy saving' moduna geciririm. <br /><br />Bu ne demek: Sanirim antidepresanlarin da en azindan bir kisminin yaptigi sey: Duygularinin tamamini minimumda tutmaya calismak. Kalbine, hisseden yerlerine hic dokunmamak. Bu, ozellikle duygularini dolu dolu yasamayi seven ya da sevmese de dogasi oyle olan bir insan icin fazlaca zorlu bir tecrube. Kosmayi cok seven bir atlete, hala kosma yetisi ve enerjisi de varken, kosarsan yasayamazsin denmesi gibi. <br /><br />Duygulanan yerlerine dokunmamak icin oncelikle hayatini da son derece sig ve renksiz yasamak zorundasin. Muzik dinleyemiyorum. Muzik, en azindan iyi muzik insanin bir yerlerine dokunur. Ya huzunlenirsin ya da icin kipir kipir olur nese dolar. Huzunluleri dinlemeyi coktan biraktim ama neselileri dinlerken de cok sacma birsey yaptigimi hissediyorum. Duygulari olmayan bir insan icin muzik cok anlamsiz birseymis, ben bunu gordum bu donemde. Duygulardan arindirilmis muzik guzel bir matematigi olan hos sesler butunu gibi. Duygulardan kacinilirken muzik ya bu tarife uyuyor ya da fena halde tehdit oluyor. <br /><br />Film tavsiye edildiginde hemen 'uzucu birsey var mi?' diye soruyorum. Bu nasil bir sanat anlayisidir yalebbim? Dunyanin en iyi filmi olsa (ne demekse o da), huzunlu deseler kalsin diyorum. Keza kitap secimlerimi de buna gore yapiyorum, onceden okuyan birini bulup uzucu birsey olmadigini teyid etmeden hicbir kitabi okumuyorum. Utanc verici. <br /><br />Ama daha once de dedigim gibi, sadece uzulmeyyeim, diger duygulrim dursun yanimda olmuyor. 'kederlerden uzaklastim, simdi nese saciyorum' olayi kulliyen yalan. Kederden kaciyorsan nese de sacamiyorsun, sactigin nese yalan oluyor. Cunku kalbini bir duyguya kapattiysan diger duygular da eksik. Mutsuz olmama mucadelesindeki bir insanin sen kahkahalar atma ihtimali cok dusuk. bahar geldi diye yollarda sekerek yurume ihtimali de. yeni birine asik da olamaz o insan (ki bu evli bir kadin icin cok da buyuk bir kayip olmayabilir :) )<br /><br />Bu bir bedel. Icinde bulundugun durumun sana hissettireceklerini sonuna kadar yasamayi goze alamiyorsan odeyecegin bir bedel. Insaniyetinin azalmasi. Icindeki sevginin de azalmasi. Bir nevi duyarsizlasma. Robotlasma. Yazik... <br /><br />Sanirim Fuat dondukten sonra frenden ayagimi hizla cekiverince, yavrulamis bir kus gorunce sevincten taklalar atan, arkadasinin tirnagi kirilsa honkurerek aglayan, sarkilarda masalarin ustunde danseden ya da hemen bir raki koyup 'seviyorum ulan' diye kadehi masalara vuran bir insana donusecegim. Ya da kullanilmayan organlarin kuculmesi lanetine ugramissam hayatimi bir robot olarak surdurecegim. <br /><br />Hepsine raziyim. Kardesim gelsin artik...Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-66981360331318491452011-11-04T04:03:00.000-07:002011-11-04T04:08:11.493-07:00'Cekilebilirsiniz memeler'Ohoo, daha bir suru yazi vardi yazacagim ama yazamadim. Tadim da yok zaten. Ne yazayim. Ama Nurturia araciligiyla tanidigim 6 guzel anne beni de aralarina alip guzel bir blog kurdular. <a href="www.7anali7oglan.com">www.7anali7oglan.com</a>. Ben pek yazamam dedim aslinda, hatta oyle dedigimi de sebepleriyle <a href="http://7anali7oglan.com/2011/11/01/ben-soylemistim/">surada tekrar</a> yazdim. Ama sonra, emzirmeyi nasil biraktigimi yazmam gerektigini (evet tabi ki gerekiyor :P) ve o sitenin bunun icin iyi bir adres oldugunu dusunup zorladim kendimi ve <a href="http://7anali7oglan.com/2011/11/04/cekilebilirsiniz-memeler/">surada da onu</a> yazdim. <br />Yeterince konustum sanki bu aralar, iyi seyler soyleyene kadar susabilsem ama susamam da. Bakalim...Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-46319084612140142912011-10-04T02:50:00.000-07:002011-10-04T03:16:01.184-07:00bizi hatirliyor musunuz?Once vaktim yoktu, sonra modum yoktu, sonra bilgisayarim bozuktu, yazamadim bir turlu. Simdi poyraz gunduz tek uzun uyku uyur oldu, biraz vakit. Modum yok ama yeni laptopim bir heves yaratti gumbur gumbur yazip durma niyetindeyim. <br />Yazdan beri zihnimde biriktirdigim yazilar var ama once guncel birseyle baslayayim, elim alissin. (bu arada yeni laptop dubai'den alindigindan turkce karakter yok, bu klavyeyle turkce yazabilme motivasyonunu yakalayana kadarki karakter eksiklikleri icin ozur dilerim)<br /><br />Henuz tamamlayamamis olsam da normalligin pesinde serisinde goruldugu gibi biz aman normal olalim diye bir caba icinde yasamaya devam ediyoruz. Bu kovalama kapsaminda odevlerden biri krese gitmekti. Burada, dubai'de bir denedik, olmadi. Onu ayrica anlatayim. Isinma turlarini, bu ara bana yapismis olan oglumla kucak kucaga yapalim niyetiyle oyun grubu ya da iste grup olsun da ne olursa olsun grubu arayislarina girdik. Evimize yakin bir aktivite bulduk. Adi boogie babies, icerigi sarki calsin biz de el kol sallayalim, tef singirdatalim. <br /><br />Gittik, basima gelecegi hafiften tahmin ettigimden once salonun etrafinda vakit gecirdik biraz. Bir tur klup'un icinde bir yer. Kafesi, parki falan olan. Yani okul hissi yok. Hersey yolundaydi. Salonun kapisina gelip iceride bizi heyecanla davet eden bir kadin ve baska cocuklar oldugunu gorene kadar. Bunlar bu kadar coskuyla beni sokmaya calisiyorlarsa vardir bir yamuk, cok da cocuk var, bizi birakmasinlar basbasa gibi bir killanma icine giren Poyraz, gidelim gidelim diye tuturdu. Bu sefer onu aglatmaya hic niyetim yoktu. Tamam gidelim dedim. Ciktik ama salonun etrafinda dolanmaya devam ettik. Sonra muzik sesi gelmeye baslayinca, 'aa bak sarkilar var hadi bi bakalim' dedim. Kucagima cikip olur da kollardan kurtulursam diye bacaklariyla da beni simsiki sarip iceri girmeye razi oldu. 'Seni kucagimdan hic birakmayacagim" dedim. Rahatladi. <br /><br />O sirada eskilerden bir gunu hatirladim. Israil'de bir avm'de ayni aktivite bedava yapiliyordu. Ben de Poyraz'i birkac kez goturmustum. 10 aylikti. Asla yanimda durmazdi. Emekleye emeleye tum bebeklere ve buyuklere bulasirdi. Bir gun dolanip dolanip sonunda ogretmenin (ogretmen denmez herhalde ama acaba ne denir) karsisina oturmus, onun yaptigi hareketleri yapmisti. Cok gulmustuk hepimiz haline. <br /><br />Ayni cocuk yaklasik 1.5 yildan sonra kucagima yapismis olarak izliyordu aktiviteyi. Neyse ki ilerleyen dakikalarda hafiften kucagimdan iner oldu. Her sarki bittiginde sert bir sekilde '<span style="font-weight:bold;">bu</span> sarki calsin' dedi. Hangisini istedigini o da bilmiyordu, ne de olsa tumu yeniydi ama bizden surekli sarki istemeye aliskin oldugundan buna devam etmek istedi. <br /><br />Klasik renkli kumas/parasut acildi, tum cocuklar altina girip dolandi. Poyraz ustune bakmak konusunda cok israrli davrandi ve bizle beraber kumasi cekistirmeye calisti. <br /><br />Yer yer kucagimda yer yer yerde oturarak daha rahatlamis bir sekilde yarim saati tamamladi. Ben de hafiften de olsa rahatladim. <br /><br />Bu is boyle boyle olacak. Zorlamadan, guvenini kirmadan. Okuldan alma sebebi olarak ona 'okul tatil oldu' dedim. Tatil bittiginde yeni bir okula sevgiyle adapte olacak umarim. <br /><br />Donerken arabada 'ne yaptik oglum biz' dedim, anlatti bana ' bi tane okula gittik. orada cocuklar vardi. ne yapiyordu cocuklar, sarki soyluyordu. okul degildi orasi. okul yok. okul tatil oldu.'Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-43752175928180703022011-09-08T00:11:00.001-07:002011-09-09T07:38:21.501-07:00Kardesim 1 yildir esirBugun 1 yil oldu. Ilk gunler ciddiyetini anlayamadim. Ilerleyen gunlerde isin cok da basit olmadigini anlayinca bunun bir kabus oldugunu dusunmeye basladim. Uyanmayi bekledim bekledim, uyanamadim. Simdi biliyorum bu bir kabus degil gercek. Pek cok kabusumdan daha korkunc ama gercek. Kabuslarimda yaratamayacagim kadar korkunc bir gercek.<br />1 yildir her sabah bogazimda bir yumruyla uyaniyorum. Onun nasil uyudugunu nasil uyandigini merak ediyorum. 1 yildir her gece sizim sizim sizlayarak yatiyorum yataga. Nasil cabaladik, nelere umit bagladik, kac kere kurtulacaklar sandik. Ne cok hayal kirikligi yasadik. Kadikoy'e gitse mesela, ne bileyim siddetli yagmur baslasa 10 kere arayip iyi olup olmadigini kontrol eden ben Nisan ayindan bari kardesimden hicbir telefon almiyorum. Oncesinde aldigim telefonlar da zehir zemberek. <br />Bazen insanliktan, dunyadan nefret ediyorum. Bu koskaca dunyanin oradaki bir avuc insani kurtaramamasindan ve hal boyleyken buyuk buyuk konusmalar yapmasindan kendini pek bir guclu ve hayatin akisina hakim gormesinden nefret ediyorum. Sanirim bir seri katile falan donusebilirdim, icimdeki salak insan sevgisi olmasa ve daha onemlisi bu donemde dostlarimdan ve pek cok insandan inanilmaz bir destek gormesem. Bireylerin insanligina inanmaya devam ediyor ama global insanliktan nefret ediyorum! Ne demek bu, anlatmam zor ama sanirim anlamissinizdir. <br />Annemden hic bahsetmiyorum bile. Bir evladin nasil buyutuldugunu kendim birebir yasiyorum. Gozunden sakindiginin evladinin birileri ticaret yapacak, birileri para kazanacak diye bu durumda olmasinin insani deli edebilecegini biliyorum. Delirmedigi, sessiz bir aci icinde oldugu icin annemle gurur duyuyorum ama yuregim onun icin de cok sizliyor.<br />Diger 2 Turk'un eslerini biliyorum. Erol is seyahatine gittiginde bile nasil yalniz hissettigimi dusunuyor, onlar icin de kahroluyorum. Ustelik, esleri onlarin evine ekmek getirenler. Essiz ve parasiz kalmak ne zor birsey, dusundukce kendim icin uzulmeyi birakmaliyim diyorum. Ama birakamiyorum. <br />Gurcu bir tanidigim var. Gemideki Gurcu gemicilerden birinin babasini taniyan. Adamin saclari bembeyaz olmus son 1 yilda. Ne sucu var o <br />adamin, o adamin oglunun? Dunya sen ne adaletsizsin!<br />Ustelik biz her aksam zor dedigimiz uykulara rahat yataklarimiza yatarak, bogazimizdan gecmiyor dedigimiz lokmalarla aldigimiz kilolardan sikayet ederek, insanlarin icinde hatta gulup eglenerek yasadigimiz sikintidan boyle sikayet ediyoruz. Onlar ne yapiyor? 1 yildir! <br />Kardesimi cok ozledim. O benim en yakin dostlarimdan biriydi. O benim yuregimin en derin sevgilerinden biri ve biliyorum ki ben de onun. <br />Onsuz yalnizim, eksigim. <br />Ben burada herseyi gorur ve bizzat yasarken onlari hala kurtaramadigimiza inanamiyorum ve dunyaya kusuyorum. Onun orada, onu <br />kurtaramadigim icin bana icin icin kirildigini, kustugunu dusundukce kahroluyorum. Onun dunyayla tek bagi benim ve ben hic bir sey <br />yapamiyorum. Hayatimda hic bu kadar aciz hissetmemistim. Bana akil verin. Yapmadigim birsey var mi, yaparsam onu kurtarabilecegim? <br /><br />Gazetelere bir yazi gonderdim. Haber yapsinlar diye. O yaziyi da asagiya kopyaliyorum. Ne yapayim ben ey dunya, nasil kurtarayim <br />kardesimi?<br /><br /> <br />8 Eylul 2010 tarihinde Somalili korsanlar bir gemiyi ele gecirdiler. Bu gemide 3 Turk vardi, biri benim kardesim. O gunden beri neler oldu, <br />'haber'iniz var mi?<br />O gun 3 evde caldi, yakininizin calistigi gemiye korsanlar el koydu telefonu. Biri bizim telefonumuzdu, kardesin Fuat Ozcelik'in gemisine el <br />kondu ama cok sorun yok, yakinda kurtulurlar dediler, inandik, panik olmadik. Biri Yakup Ozturk'un esinin telefonuydu. Kocasi uzaktayken <br />evinde kalamadigi icin Izmir'deki ailesinin yanina gitmis ve onu beklemekte olan. Biri Mustafa Aricilar'in esinin eviydi. Yaninda babasini soran <br />buyuk oglu, karninda herseyden habersiz kucuk oglu.<br />Bu 1 yil icinde' bu 3 gemici korsanlar tarafindan belirlenen zamanlarda ailelerini aradilar. Ilk zamanlar iyiyiz diyorlardi, zamanla once gemideki<br /> yemek ve su bitti, cok zorlanmaya basladilar; sonra dayak yediklerini, ac birakildiklarini, pislik icinde olduklarini anlattilar. Aileleri onlara <br />'beklemekten baska yapacak birsey yok' demek zorunda kaldi her seferinde. Geminin sahibi olan Yunanli armator iflas etti. Korsanlari parasi <br />olmadigina ikna etmek icin calisti, ikna olmadilar. Ikna olmadikca eziyetlerini artirdilar. <br /> <br />Bu 1 yil icinde bir gun ben cok merak edip gemi telefonundan kardesimi aradigimda telefonu acan korsan kardesimin bir hafta once hastalik <br />ve acliktan hayatinin sona erdigini soyledi. Siz hic kardesinizi kaybettiniz mi? Hem de bu sekilde? 1 hafta sonra kardesim telefon edene <br />kadar neler yasadigimi hayal edebilir misiniz?<br /> <br />Bu 1 yil icinde devlete - Disisleri Bakanligi, cumhurbaskanligi, basbakanlik, Yunanistan Turkiye Buyukelciligi, Turkiye Yunanistan <br />Buyukelciligi, Sn Sumeyye Erdogan- resmi veya gayri resmi kanallarla defalarca defalarca haber ilettik, telefonlar ettik, dilekceler gonderdik. <br />Bu 1 yil icinde devletten bize bir tek cevap bile gelmedi. Disisleri bakanligi ile yaptigimiz gorusmelerde konunun bilgileri dahilinde oldugunu <br />yapacak birsey olmadigini ilettiler.<br /> <br />Bu 1 yil icinde Gemideki diger 15 personelin ulkesi olan Gurcustan'da basin, devlet ve halk bu konuyu yakindan takip etti, yardim <br />kampanyalari duzenlendi, korsanlarla bile temaslar kuruldu. Ama Gurcustan kucuk ve gucsuz bir ulke oldugundan bunlar sorunu cozemedi.<br /><br />Bu 1 yil icinde en son Nisan ayinda gemideki yakinlarimizdan haber aldik. Kardesim Fuat, para verilmezse 3 gun icinde olduruleceklerini <br />soyledi. Yakup Ozturk esine iskence gorduklerini ve para verilmezse olduruleceklerini soyledi. O zamandan beri gemiden hic kimse bir haber<br /> almadi.<br /><br />Bu 1 yil icinde Mustafa Aricilar'in 2. oglu dunyaya geldi. Bir kadin kocasinin hayatta olup olmadigindan bile emin olamayarak dogum yapti. <br /><br />Bu 1 yil icinde Yakup Ozturk'un esi hala evine donemedi.<br /> <br />Bu 1 yilin son 1 ayinda Turkiye Somali'ye yardim kampanyasi duzenledi. Turkiye'nin kurdugu temaslarin bizim insanlarimizin kurtarilmasi icin<br /> de faydali olmasi umuduyla konuyu Devlete tekrar ilettik, dilekce kampanyalari duzenledik (somalide3acturk.blogspot.com) basina tasidik. <br />Devletten hicbir resmi donus olmadi. Gayriresmi kanallardan ogrendik ki Sayin Basbakanimiz konuyla ilgilenmis ve Somali Cumhurbaskanina<br /> bu insanlarin serbest birakilmasi ile ilgili talebini iletmistir. Sevindik, basina da haber verdik ama yetkililer basina bunu dogrulamadi. Sasirdik, <br />endiselendik.<br /> <br />Daha sonra devletin Yunanistan ile yasadigi diplomatik sorunlardan dolayi (geminin sahibi Yunanli bir sirket) bu gemiyle ilgili hicbir aksiyon almayacagini yine gayriresmi ama guvenilir kaynaklardan ogrendik. Yikildik. Cunku baska hicbir umit yok artik. <br /> <br />Tam 1 yildir 3 Turk Somali'de esir. Hala hayatta olduklarini umuyoruz. Kurtarmak zor ama mumkun. Yeterli duyarliligi yaratmak icin sizlerin de destegini rica ederim. <br /> <br />Saygilarimla,<br /> <br />Banu Ozcelik Goctu <br /> <br />Konu ile ilgili bilgilerin ozeti: <br />- Şirketin adı FRIO VENTURES S.A., ülkesi Yunan<br />- Gemi Malta bandralı, adı M/T OLIB G<br />- Gemideki 18 personelin 15'i Gürcü, 3'ü Türk. Türk personelin isimleri Yakup<br />Öztürk, Mustafa Arıcıoğlu, Fuat Özçelik (kardeşim)<br />- Gemi Hindistan'a dogru gitmekteyken 8 Eylul 2010 tarihinde ele gecirildi ve su anda Somali kiyilarindaBanu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-26369590429311982232011-08-10T02:53:00.000-07:002011-08-10T02:57:05.524-07:00Somali'de 3 ac turkBu blogu takip edenler biliyor. Kardesim Fuat 11 aydir Somalili korsanlarin elinde. Somali'ye yardim icin pek cok temasin kuruldugu bugunlerde kardesim ve diger gemicilerin de kurtarilmasi icin bir dilekce kampanyasi baslattim. Uygun gorur ve destek olmak isterseniz bu linki kendi mecralarinizda da paylasmanizi ayrica dilekce gondermenizi cok cok rica ediyorum.
<br />
<br />tesekkurler
<br />
<br /><a href="http://somalide3acturk.blogspot.com/2011/08/somalide-3-ac-turk.html">http://somalide3acturk.blogspot.com/2011/08/somalide-3-ac-turk.html</a>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-14928376861121228322011-07-28T12:20:00.000-07:002011-07-28T13:09:27.822-07:00'Normal'liğin Peşinde 3: Doğru YerdeyizDaha önce yazdığım <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-1-otizm-geldiysen.html">şuuuu </a>ve <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-2-anlaslmak-ve.html">buuuu </a>yazıların devamıdır. <br /><br />Aslında geniş bir zamanda uzun uzun yazmak isterdim Berta Hanım'la görüşmemi ama yarından sonra tatile çıkıyoruz (bekle bizi ege deniziii) ve Poyraz'ı blogda da temize çıkarmadan gitmek istemiyorum. :)<br /><br />Berta Hanım'la önce ben tek başıma gittim görüşmeye. Elimde notlarla. Poyraz<br /><br />- çok erken ve düzgün konuşmaya başlamış<br />- insanları seven, ben ve babasından başka da hayatında çok iyi tanıdığı, sevdiği ve özlediği insanlar olan <br />- parklarda, cafelerde insanların yanına gidip kendince sataşan<br />- çocukların yanına giden <br />- derdini illa ki anlatan ve bizim dediklerimizi anlayan <br />- kreşe başlayan ve orada çok mutlu olan <br />- zaman zaman espri yapan (mahallede adı elisas olan bir arkadaşına elias biraz deyip gülüyordu veya efe'ye efege diyordu)<br /><br />bir çocuk. Ama aynı zamanda <br /><br />- başını evet hayır anlamında sallamıyor, evet hayır tepkisi yok<br />- çok seyrek bay bay yapıyor, neredeyse hiç<br />- bazen komut almıyor, dediğimizi duymamış gibi davranıyor<br />- bazen tek parmak değil tüm eliyle işaret ediyor<br />- ekolali yapıyor<br />- anne, baba diye seslenmiyor. ayrıca örneğin 'anne al' demiyor da 'anne alsın'diyor. <br />- özbakım fonksiyonlarını hep ben yapıyorum<br /><br />ayrıca daha önceki yazılarda anlattığım durumları anlattım. Normalde çok daha sosyal ve iletişime açıkken ilaç azaltma ve nöbet döneminde çok kapanma oldu. Şimdi biraz daha iyi ama bu sorunlar var. <br /><br />Berta Hanım'ın bana yaptığı yorumlar:<br /><br />- Epilepsili çocuklarda çok dikkatli olmalıyız. Nöbetler ve ilaçlar zaman zaman gelişimde sorun yaratır. Yerine konulamaz şeyler değildir ama gerilemeleri veya yeterince gelişmeyen noktaları hemen tespit edip toparlamamız gerekmektedir. Düzenli olarak bir gelişim uzmanı görmenizi de öneririm. <br /><br />- Bu kadar yoğun endişe çocuğa çok zarar verir. Annesi aşırı endişeli çocuklarda 2 tip tepki gelişir. Ya onlar da çok endişeli olurlar ve karşımızda olmadık şeylerden korkan aşırı aşırı temkinli bir çocuk buluruz ya da kendilerini endişe anlarında anneden gelen sinyallere kapatırlar. Bu da çok tehlikeli, herhangibir sorun anında kendini dünyaya kapatan bir insana dönüşürler. Aman dikkat!!<br /><br />- Sakın test etme. (ben konut alıyor mu, sorularıma cevap veriyor mu, parmağıyla gösteriyor mu diye test edip durduğumu söylemiştim) Oyun içinde doğal akışında yap herşeyi. Biz burada sorun gördüğümüz çocukta sorun gelişimde mi yoksa ilişkide mi diye çözmeye çalışırız. Bazen annenin test durumuna karşı çocuk ondan komut almayı bırakır veya anne ile aralarında özel bir ses tonu vb vardır, anneden başka kimseden alamaz vb. <br /><br />- Parkta seni bırakıp başka insan ve çocuklarla ilgilenmesi, konuşması, sorular sorması, etrafındaki dünyanın farkında olması otizm ihtimalini azaltıyor (burada çok önemli bir noktayı yazmam lazım, aksi durum geçerli değil, bunları yapmazsa otistik demek değildir kesinlikle, sadece bunları yapması otistik olmadığını düşündürür)<br /><br />- otizmin en düşük noktasını (adını söyledi ama hatirlamıyorum) düşünirsek espri yapıyor olması o ihtimali de azaltır, çünkü mecaz anlayabildiğini gösterir, otizmde bu yoktur.<br /><br />- Otizmin bittiği yerde PDD NOS başlar. (sonra da hiperaktivite) Bir ihtimal o olabilir. Bu çocukların iletişim becerileri diğerlerine göre daha yavaş gelişir. Kreş/okul ve sizin ilginizle rahatlıkla hayata uyum sağlar. <br /><br />- Bütün anlattıklarında bana en kritik görünen nokta kout almadakı zayıflık oldu. Bu da otizm vb değil, sizin herşeyi onun yerine yapıyor olmanızı göstermesi nedeniyle kritik. Test etmeden onun da birşeyler yapmasını sağlayın. <br /><br />- Bu yaşta çocuklar her zaman bay bay yapmayabilir, çok takılmaya gerek yok. <br /><br />- Önce Poyraz'ı görelim. Sen endişelerinden sıyrıl. Önemli birşey var gibi görünmüyor. Olanı da yaşı da çok küçük rahatlıkla çözeriz. <br /><br />- Meme, uyku, kendini besleme gibi konularda da çok rahatlatıcı önerilerde bulundu. Herşeyi tek tek yap. Hiçbiri için geç kalmış değilsin. Memeyi kesebiliyorsan gündüzleri kes, uyku için emmeyi tatilden önce kesmeni önermem, tatilde o zayıf noktan olacak aman uyusun ya da gece ağlamasın diye geriadım atarsan yoyoya çevirmiş oluruz ve kötü olur. Tatilinizi yapın gelin, sonra uykuyu kes. <br /> Bu yaşta çocuktan çatal kaşık kullanmasını bekleme. Önce diğer sıkıntıları çöz. Alıştırmayı önüne yemeğini koyup, geri çekilme şeklinde yapma. 2 tabak hazırla. Ona da eliyle yiyebileceği şeyler ver. O onları yerken sen çatal/kaşıkla destekle. 'Aa kendin yedin bak' vb teşviklerle gittikçe çatal kaşığa da geç. <br /><br /><br />Çıktığımda doğru yerde olduğumu biliyordum. Size anne diyebilir miyim Berta Hanım? (hayır kesinlikle annem olacak yaşta değil ama olsun!) Endişelerimden sıyrılmış ve yol haritamı çizmiştim. <br /><br />Bir sonraki görümemize kadar geçen 1.5 haftada benim rahatlığım, kreş ve biraz da ona farklı yaklaşmam onda birşeyleri değiştirdi. Biz Poyraz'a gerçekten çok az komut veriyorduk. Bunu başka arkadaşlarıma baktığımda da görmeye başladım. Bizden çok daha küçük çocuğu olanlara bile. Biraz daha hayat onu katınca o da komutlara çok daha iyi karşılık vermeye başladı. Kreşte sağladığı uyum çok iyiydi. Okulun pedagogu Poyraz'la oynadığı br günün sonunda Poyraz'ın mental olarak yaşından çok ileride olduğunu söyledi. <br /><br />Cızırdayan birşeyler hala vardı ama içim rahattı. Son görüşme ve sonuç daha sonra ama çok da endişelenecek birşey olmadığı anlaşıldı umarım (son yazıyı ertelemek için kendime zemin hazırlıyorum :) )<br /><br />Son olarak da 'normal'lik ve etiketlerle ilgili şu çok güzel ve kısa bir yazıyı, ama bahsi geçen videoyu bulamadık: <a href="http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1057743&Yazar=G%DCVEN%20EKEN&Date=27.07.2011&CategoryID=41">işte bu yazı </a>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-33519199857191021612011-07-27T12:12:00.000-07:002011-07-28T12:06:19.566-07:00'Normal'liğin Peşinde 2: Anlaşılmak ve anlatılmak ne güzel şeyOtizmin hayatımıza soru işaretleriyle de olsa girişini <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-1-otizm-geldiysen.html">şu yazıda </a>anlatmıştım. Gelelim çok sevgili Seçil'e ziyaretim ve sonrasına. <br /><br />Bir sabah atladın gittim Seçil'in Suadiye'deki ofisine. (bkz <a href="http://www.guncedanismanlik.net/pages/Secil-Akaygun-Cuntay.aspx">gunce danismanlik</a>) Zihnimde binbir tilki. Erol uzak. Ben Poyraz'ı okuldan al pedagoga gotur oradan al bilmeneyap, karışan uyku düzenini (ne uyku düzenleri sevdim hiç yoktular) ayarlamaya çalış derken hem zihnen hem bedenen çökmüş haldeydim. <br /><br />Seçil, daha ben söylemeden anlamıştı derdimi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Karara ihtiyacım var. En zor şey kararsızlık. O beni dinleyip kendince görüşünü söyleyecek. <br /><br />İlişki Hanım'a güvenip Poyraz'ı onunla çok yoğun bir sürece sokmalı mıyım yoksa rahman felsefesini mi devreye sokmalıyım? ben buna nasıl karar veririm? Poyraz 'normal' mi? <br /><br />Seçil'e Poyraz'ın tüm hallerini hem içimi rahatlatanlar hem de endişelendirenler uzun uzun anlattım. Hepsi için yorumlar yaptı. 'aa bu çok normal', 'ah işte bu harika', 'burada bir problem var ama bunun için şunu yapabilirsin' Genel olarak da şunları söyledi:<br /><br />- Kontrolü endişe iyidir, çocuğunu izleyip sorunları tespit etmek ve zamanında müdahale etmek ama tabi hastalık boyutuna gelmeden. <br /><br />- Epilepsili çocuklarda iletişim anlamında sorunlar yaşanabilmektedir. Nöbetler bazen bizi geriye götürür, eksilen şeyleri hemen yerine koymamız gerekir ve epilepsili bir çocukta 'aman canım bizim zamanımızda pedagog mu vardı' yaklaşımı (bu ifade bana ait) yanlış olur. sorunları en kısa zamanda tespit edip eksilenin yerine yenisini koymak çok önemli. <br /><br />- Otizm çok geniş bir spektrum. Hayatını çok normal bir şekilde devam ettirebilen bir çocuk/insan bir gün mesela bir deyimi kelimenin tam anlamıyla anlayıp (çünkü otistikler mecaz anlayamaz) tamamen karışabilir ve o noktada bir sıkıntı olduğu anlaşılır. <br /><br />- Otizmde, en hafif şeklinde de kaybolan şeylerden biri de karşılıklılıktır. Bunu sürekli korumalısın. Bunu korumaya yönelik oyunlar oynayabilirsin (örneğin çatlak patlak) <br /><br />- İletişimi hep canlı tutman lazım. Örneğin bay bay yapmayı bıraktıysa yerine başka birşey koymaya çalış. öpücük atsıni göz kırpsın. İletişim hep olsun. Kaybettiğin şyeleri mutlaka ikame et. <br /><br />- Kendi kendine uzun zaman oynamasına izin verme. Zaten bu yaşlarda olup kendi kendine saatlerce oynayabilen bir çocuğa ben direkt şüpheyle bakarım. <br /><br />- İletişime açık olduğunun en önemli göstergelerinden biri soru sormak. Poyraz soruyor. Harika!<br /><br />- Peki otizmin düşük seviyelerde yarattığı sorun nedir? 2 kritik şey var: İletişim kurabilmek ve kendi kendine yetebilmek. Biz sorun tespit ettiğimiz çocuklarda bu konuda gelişimi sağlamak için çalışıyoruz. <br /><br />-Kendi kendine yetmek deyince, mesela Poyraz hiç birşeyini kendisi yapmıyor, herşeyi ben yapayım istiyor. Yemeklerini de kendi yemiyor, mesela bardakla su içebildiği halde ben vereyim istiyor: Bardakla senin vermeni istediğinde, 'kim versin' diye sor 'peki bu sefer ben vereyim' de. Başka alternatif olduğunu da hissettir her seferinde. Eliyle tutup birşeyler yiyebiliyor mu? - evet - A harika. Zamanla alışır kaşık çatalla da yemeye (tanrım kafamda büyüttğüm şeyler nasıl da basit aslında)<br /> <br />- İlişki Hanım'a devam edip etmemek senin kararın. Aradaki elektrik önemlidir. Sen değerlendir. <br /><br />- Poyraz senin anlattığın kadarıyla otizmli vb görünmüyor, standart bir anne böyle bir çocuğu pedagoga da götürmezdi herhalde ama epilepsiden dolayı evet hiçbir şey kaçırmamalıyız. Burada ya da İsrail'de olsan şimdi takılma, biraz izle bile derdim ama Dubai bu konuda çok zayıf. Gitmeden kafandaki tüm soruları yanıtlamanda fayda var. Endişelerinden arınmalısın ki normal annelik fonksiyonlarını yerine getir, çünkü önünde memeden kesme, tuvalet eğitimi vb zorlu süreçler var, süreçli Poyraz'ın normalliğini sorgulayarak bunları yapamazsın. <br /><br />- Ben 0-3 yaş arasına bakmıyorum. Seni yönlendirebileceğim çok iyi bir nöropedagog var, Berta Adato Saporta. Eğer hala enerjin varsa onu görebilirsin. Nörolojik problemlerin pedagojiye etkisi konusunda çok deneyimli, tam sizin durumunuz. Gördüğümüz problemleri o değerlendirsin, herhangibir sorun varsa o analiz edecektir. <br /><br />Burada konuştuklarımızın sadece bir kısmını yazabildim ama Seçil'de daha önce arayıp bulamadığım birşeyi bulmuştum: Beni dinliyordu. Söylediğim herşeyi önemsiyor ve değerlendirmelerinde dikkate alıyor ve benim sorduğum veya sormaya aklımın veya cesaretimin yetmediği herşeyi yanıtlıyordu. <br /><br />Çıktığımda Erol'u aradım, durumu özetledin. İlişki Hanım'la bir sonraki randevuya gidip bir daha gitmeyeceimi söyledim. Bir sonrakine de gitme, iptal et dedi. O an daha da hafifledim ve iptal ettim. <br /><br />O arada okul pedagoguyla yaptığım konuşamalarda bana ısrarla Poyraz'ın o yaş çocuğundan beklenen herşeyi karşıladığını, özel durumdaki çocukları onların hep tespit edip aileyi bilgilendirdiğini, Poyraz'da hiçbir sorun olmadığını söylüyordu. <br /><br />1 hafta izin verdim kendime. Endişe ve pedagog free 1 hafta ve sonrasında Seçil'in yönlendirdiği pedagoga ziyarete karar verdim....Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-69050947001936576472011-07-25T11:30:00.000-07:002011-07-28T12:10:30.921-07:00'Normal'liğin Peşinde 1: Otizm geldiysen üç kere tıklabaşlamadan 2 not: <br />1- uzun yazdım aslında çok rahat özetlenecek birşeydi ama belki bu konuyla ilgili kendi çocuğuyla ilgili aklında soru işaretleri olan birileri gelirse detay olsun diye herşeyi anlatmaya çalıştım. <br />2- zıyaret ettiğimiz bazı pedagogların adını vermedim. çünkü ben olumsuz bir his içindeyim olanlara karşı ama değerlendirmeye yetkin biri de değilim, kimseyi yanıltmamak için isimsiz yazmayı tercih ettim. <br /><br />başlıyorum: <br /><br />Çocuğunuzun öğretmenleriyle yapacağınız veli toplantısında ne duymak istersiniz? Çok zeki? Çok yaratıcı? Çok sevecen? Çok yaramaz? <br /><br />Ben ne duymak istiyorum biliyor musunuz? Çok 'normal'.<br /><br />Poyraz'ın gelişimi konusunda gerek şahsi pimpirikliliğim gerekse onun epilepsisi nedeniyle fazlaca hassastım. İletişiminde birkaç nokta dikkatimi çekiyordu. Dubai'deyken bu noktalar 2 adetti. 1- Bay bay yapmayı bırakmıştı 2- Evet/hayır tepkisi yoktu. Gayet konuşan ve iletişim kuran çocuk evet/hayır sorularına cevap vermiyordu. Ne işaretle ne kelimeyle.<br /><br />İstanbul'a gider gitmez rutin kontrolümüz için nöroloğa gittiğimizde bu endişelerimi aktardım. O da genel bir kontrol için masanın üstüne birşey koyup 'Poyraz al bunu' dedi. Poyraz buna karşılık yapabileceği en otistik şeyi yaptı ve 'Poyraz al bunu' diyerek tekrar etti ve de almadı. 'Yapıyor mu böyle arada?' dedi doktor. 'Yapıyor' dedik. İşkillendi ama sonra genel haline, iletişimine ve bize sorduğu birkaç sorunun yanıtına bakıp bir sorun olmadığını söyledi, 'daha fazla çocuklarla bir arada olsun, halleder' dedi. <br /><br />O dönem Poyraz'ın ilaçları artık iyice azalmıştı. Sonra baba Dubai'ye döndü, babadan ayrıldı. Düzeni değişti. Burada depresyonları bir araya gelince sinerji oluşturup artan bir anne ve anneanne ile kaldı. Benim ilk geldiğim dönemdeki gündelik telaşta doğru dürüst oyun bile oynayamaz olduk. Hangisi veya hangileri sebep bilemiyorum ama Poyraz biraz kapandı. Daha kendi dünyasında gibiydi. Sorulara cevap vermek, komut almak, bizimle diyalog vb anlamda. Ayrıca yine tehlike sinyali olan söylenenleri tekrar etme hareketini (ekolali) çok yapmaya başladı. İnternetten baktık, 3.5 yaşına kadar normal ve dil gelişimin bir parçasıymış. Eğer sizin söylediklerinizi birebir tekrar etmek dışında hiçbir anlamlı şey söylemiyorsa o zaman korkun yazıyordu ki bu Poyraz'a uymuyor. Ama yine de...<br /><br />Nörologdaki tecrübeden de huzursuz olmuş olduğum için o halini de görünce bir pedagoga gitmek istedim. Meme bırakma, uyku vb konuları da danışacaktım. Sordum soruşturdum, en iyisinden olsun dedim, çok meşhur bir pedagog buldum. Anadolu yakasında da muayenehanesi var, ala. Çok çok pahalı! Olsun, değer!<br /><br />Bu pedagogdaki görüşmemizde olanlar:<br /><br />- komutlardan çok azını yerine getirdi. Diğerlerini anladığını belli etti ama yapmadı. (mesela yerdeki arabayı ablaya ver deyince arabaya ve ablaya baktı ama vermedi)<br />- Bazı sorulara yanıt verdi, bazı diyaloglar kurdu. <br />- Boynuna bir sticker yapıştırdılar, çok sinirlendi ama bir süre sonra varlığını unuttu. <br />- Bizle konuşurken masada gördüğü bir şeyi arabaya benzetip bzle muhabbeti kesip 'orda araba var' dedi. <br />- zaman zaman ekolali yaptı. <br /><br />Bunlar size normal mi geldi, anormal mi? <br /><br />- komutu yapmasa da anlıyor olması iyi birşey. (otizmli kişi anlamaz da) ama yapmaması problem<br />- canının istediği iletişimi kuruyor??<br />- duyu bütünlüğü falan gibi birşeyde bir problem bu, hissetmesi lazım sürekli (nurturia'dan çok sevdiğim bir arkadaşım, 'ben kaç kere gözümdeki gözlüğü aradım evde ya da gözlükle banyoya girdim, bir süre sonra alışıyor insan diye çok itiraz etti buna. ayrıca ben de denedim ben de hissetmez oluyorum biraz sonra)<br />- bizle muhabbetten kopuyor, araba bilgisini de bize vermiyor, kendi kendine söylüyor<br />- ekolaliye takılmaya gerek yok, öğrenmenin bir parçası. <br /><br />Pedagogun sonuç yorumu: Otizm olduğunu düşünmüyorum ama ilişki ve iletişim problemi var, benim ekibimde bu konuda uzman bir arkadaşım var mutlaka onu görün. ayrıca nörolog aksini söylese de ve ona saygım sonsuz olsa da yürüyüşünde problem var, vucuduna daha iyi hakim olmalı, bir davranış terapisti adı vereceğimn ona gidin, şu algı bütünlüğü konusunda da yardımcı olur. her halukarda biran önce yazın buradayken bile bir oyun grubu vb birşeye katılmaya başlayın. <br /><br />omuzlarım ağırlıkların altında ezilmiş çıktım. <br /><br />Poyraz, birkaç gün sonra içine iyice kapanmış görüp çok çok huzursuz olduğum bir gün nöbet geçirdi. Yüksek dozda ilaca hemen başlandı. O sersem etti çocuğu. Nöbet ve ilaç yüklemesinden 2 gün sonra, ilişki ve iletişim konusunda uzman arkadaşına gittik hemen. İlişki hn.olsun onun adı. <br /><br />İlişki hn.ın meşhur pedagogdan dosyayı almıştı. Yani konu hakkında bilgiliydi. Benden neredeyse hiçbir bilgi alma gereği duymadı. İçinde çeşitli oyuncaklar ve nesneler olan büyük bir salonda Poyraz'la oynamaya başladı. Öncesinde Poyraz'la yakınlaşma adına herhangi bir hareketi olmadı. Benim gözümden genel durum şöyleydi: Mesela hayvan sepetini alıyorlar, Poyraz onları incelerken hadi balıkları buraya koyalım, inekleri şuraya diyor. poyraz elindeki balığa balık balık bakmaya devam edince, peki o zaman bunu kaldıralım, hoop öbür oyuna. Poyraz pek çok oyunu onun istediği gibi oynamadı. İlişki Hn.'la yok denecek kadar az ilişki kurdu. Söylediği şeyleri pek çok kere tekrar etti. Ben dehşet ve endişe içinde izledim onları. Bazen de Poyraz adına çok stres olup, bırak oğlumu kadın diye atlamak istedim. Canım oğlum benim. <br /><br />İlişki Hn.'ın sonuç yorumu: Çok ciddi sorunlar var. Hemen birşeyler yapmamız lazım. <br />- Peki bu otizm mi?<br />- Her türlü ilişki ve iletişim probleminin adı otizmdir. Tabi ki klinik otistiklerle arasında uçurum var ve bu durumun ona evrilme ihtimali yok ama bir problem var. Ancak otizm uğraşıp ilerleme kaydedemediğiniz durumdur. Yani biz Poyraz'la çalışacağız, ilerleme varsa sorun değil, yoksa o zaman etiket koyacağız. <br />- Ama bu çocuk, 1.5 yaşında 3 kelimeli cümle kuran, parklarda bahçelerde tanımadığı insanların yanına gidip ilişki kurmaya çalışan, normalde çok daha aktif bir çocuk. Bugünlerde şunlar bunlar oluyor, bunlar yol açmış olabilir mi bu soruna?<br />- Önemli olan şu an. Şu an problemimiz var acilen çözmemiz lazım. <br /><br />Omuzlarım tamamen çökmüş olarak çıktım. Neyse ki Erol İstanbul'a gelmişti ve ben Poyraz'a bakınca hep sorunları görürken o hep iyi şeyleri görüyordu. Neyse ki Nurturia vardı, oradaki dostlarıma ne anlattıysam kendi çocuğunun da aynı şekilde davranacağını söyledi. Neyse ki okula yazdırmıştım ve okul pedagogu çok fazla çocuk gördüğünü ve Poyraz'da ciddi hiç bir sorun olmadığını ısrarla söylüyordu. 'Biraz iletişimde zayıflıklar var ama bu yurtdışında yaşayan ve anneyle büyüyen pek çok çocukta gördüğümüz bir şey. Okulda çözülür'<br /><br />İlişki Hn. 4 gun sonrasına tekrar randevu vermişti. Gittik. Poyraz ilaçlara biraz daha alışmış, nöbetin sarsıntısını da atmıştı. Babası da yanımızda olduğundan daha keyifliydi. Seans çok daha iyi geçti. <br /><br />Bunun sonucunda İlişki Hn.'ın yorumu: Çok daha iyiydi. Benle iletişime geçti. Ama tabi ki hala çok sorunumuz var, işbirliği yapmıyor, hayıra tahammülü yok, sınırları yok vb vb... daha yoğun seanslar yapmamız lazım ama bundan sonuç alacağımıza inanıyorum artık. <br />- ama gak guk okula gidiyor, bize ödevler verseniz falan filan<br />- olmaz, birebir seans çok önemli madem vaktiniz kısa haftada 3 gün gelin. zaten meşhur pedagog da çok acil ve mutlaka birşeyler yapmamız gerektiğini söyledi (allah allah, bize öyle dememişti), bu halde okullara vb kabul etmezler onu (!!!!!) <br />- peki biz düşünelim...<br /><br />Bu arada <a href="ozguranne.blogspot.com">özgüranne</a>'nin ve <a href="http://kirazsevdasi.wordpress.com/">İlkay'ın</a> tanıyıp övgüyle bahsettiği ama benim daha önce aman aman en iyisi en meşhuruna gideyim diye dikkate almadığım bir başka pedagog geldi aklıma: <a href="http://www.guncedanismanlik.net/pages/Secil-Akaygun-Cuntay.aspx">Seçil Akaygün Cüntay</a><br /><br />Hem bizden, hem anne, hem de pedagog. Ona bir e-mail attım 'halim böyledir, beni bir dinler yol gösterir misin?' diye. 'Gel hemen' dedi...<br /><br />Çok uzadı. Sonrasi sonra. (sonra oldu ve devamı geldi, <a href="http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/07/normalligin-pesinde-2-anlaslmak-ve.html">buradan </a>okuyabilirsiniz.)<br /><br />Kapanışı o günlerde bir arkadaşımın paylaşmasıyla izlediğim ve ağladığım bir animasyon ile yapmak istiyorum. Otizm hakkında. Ya Poyraz otistik/otizmliyse diye ağlamadım. Olaya onların gözünden bakmak çok ağır geldi, çok üzüldüm. <br /><br /><iframe width="425" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/lBEMo4LDyZA" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1522160662167280848.post-50920142792458887462011-07-04T01:17:00.000-07:002011-07-04T01:26:16.814-07:00Ben Poyraz, İtiraf Ediyorum...Ben Poyraz. Bu sefer ben yazmak istedim. Bir itirafımı paylaşmak için. <br />Annem bir süredir bana artık büyüdüğümü ve meme sefamın yavaş yavaş biteceğini söylüyordu. Baktım çok ciddi görünüyor. Kararlı. Hemen birşey yapmam gerekiyordu. <br /><br />9 aylıkken bana uyku eğitimi vermeye karar verdiklerini duyduğumda, denemelerine fırsat vermeden yaptığım şeyi yaptım, bir nöbet geçirdim. İlaçlarım bitmişti artık, 1 günü hiç ilaçsız geçirdikten sonra yaptım yapacağımı. Ohhh annem memeleri hiç sakınmıyor, ben de iyice yapıştım onlara. Bütün gün cork cork cork. İşin bir başka güzel yanı babam da Dubai'den geliverdi bir anda. Mutluluğun formülü çok açık, bir anne, bir baba, bir çift de meme. <br /><br />Ama şimdi düşünüyorum da aslında benim annem yumuşak kadındır, şöyle biraz soğukalgınlığı falan da olsam emmeyi bırakma işini sekteye uğratabilirdim, bu kadar büyük kartı oynamaya gerek yoktu galiba. Hayır, birşey değil, ben de biraz sersemledim, ilaçlar da bir anda yüksek dozdan yine başlayınca. Bir de kreş işi falan da karışmış galiba ilaç nedeniyle kreş saatlerinde uyur olduğumdan. Bir de ne kadar neşeli görünseler de hissedebiliyorum aslında üzüldüler. <br /><br />Durum böyle olunca, oturdum düşündüm tekrar, ben bir daha bu kartı oynamayacağım. Diş çıkarırım, nezle olurum, hafif düşer dizimi falan kanatırım, yeter bence.Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com6